x x

INFECTIOUS DISEASE

BAKTERIYOLOJİ İMMÜNOLOJİ MYCOLOGY PARASITOLOGY VİROLOJİ

ENGLISH

VIROLOJİ - BÖLÜM ONİKİ
VIRUS-KONAK İLİŞKİLERİ

Dr Gene Mayer
Emeritus Professor
Department of Pathology, Microbiology and Immunology
University of South Carolina School of Medicine
Columbia

Çeviren. Prof. Dr. Selçuk Kaya
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, Tıp Fakültesi

 

Español
FRANCAIS
Let us know what you think
FEEDBACK
SEARCH
  
Logo image © Jeffrey Nelson, Rush University, Chicago, Illinois  and The MicrobeLibrary
 
 

ÖĞRETİM HEDEFLERİ

Virus infeksiyonlarından kurtulma ve dirence katılan konak spesifik ve nonspesifik savunma mekanizmalarını tanımlamak

Viral enfeksiyonlarda interferon rolünü tartışmak

Interferonun hangi mekanizmalarla antiviral aktivite sergilediğini gözden geçirmek

Viral enfeksiyonlarda çeşitli konak savunma mekanizmalarının göreceli katkılarını tartışmak
 

Viral enfeksiyonların iyileşmesi ve ona karşı direnç oluşumu, virüs ve konak arasında meydana gelen etkileşimlere bağlıdır. Konak tarafından yapılan savunmalar: enfekte hücreyi öldürerek veya değiştirerek virüs replikasyonunda indirek veya virüs üzerinde direk olarak etki gösterebilir. Spesifik konak savunmaları sonradan gelişen tepkiler için bağışıklık sağlandıktan sonra ortaya çıkan enfeksiyonlarda işlev görürken, spesifik olmayan konak savunmaları enfeksiyonu sınırlama veya virüsle karşılaşmayı önlemede erken fonksiyon gösterir. Belirli bir viral enfeksiyonda konak savunması: virüse, doza ve giriş kapısına bağlı olarak değişmesine rağmen, virüs-konak etkileşimlerinin bazı genel esasları aşağıda özetlenmiştir.

INFEKSIYON ENGELLEYİCİLER

Kalıtsal Bariyerler

Konak organizmada, kalıtsal olarak belirli sayıda enfeksiyon bariyerleri bulunur. Bunlar enfeksiyonu sınırlama veya önleme fonksiyonuna sahip olan ilk savunma hattını temsil eder.

Deri
Deri, çoğu virüslere karşı aşılması zor bir bariyer etkisi gösterir ve yalnızca bu bariyerin bozulması sonrasında virüsler konağı enfekte edebilir.

Membran Reseptörlerinin Eksikliği
Virüsler ilk olarak hücreler üzerindeki spesifik reseptörlere bağlanarak konak hücrelerin içine giriş sağlarlar (Tablo 1: Roitt, Immunology, 5th Ed’den adapte edilmiştir).
 

ANAHTAR KELİMELER

Kalıtsal savunmalar
Uyarılan savunmalar
Interferon
2'5' Oligo A sentetaz
IFN-aktive protein kinaz
Intrinsik antiviral aktivite
Dışsal antiviral aktivite
ADCC
Immun bağlılık
NK hücreleri
CTL
 

 

Tablo 1

Virus

Reseptör

Infekte Hücre Tipi

HIV

CD4

TH hücre

Epstein-Barr virus

CR2 (kompleman reseptor tip 2)

B hücre

Influenza A

Glikoforin A

Birkaç hücre tipi

Rhino virus

ICAM-1

Birkaç hücre tipi

Virüsün konağa erişimi bu reseptörlerin varlığına bağlıdır. Bu nedenle eğer bir virüs için konakta reseptör eksikse veya bir virüsün replikasyonu için konak hücrede bazı gerekli komponentler yoksa, konak kalıtsal olarak virüse dirençlidir. Örneğin, farelerde polio virüsleri için reseptörler eksiktir ve bu nedenle polio virüse dirençlidir. Benzer şekilde, insanlar bitki ve çok sayıda hayvansal virüslere karşı dirençlidir.

Mukus
Mukus, konak hücrelerin enfekte olmasını önlemek için epitel dokuyu kaplayan bir bariyer görevi görür. Bazı durumlarda mukus yalnızca bir bariyer olarak görev yapar ancak diğer durumlarda, hücrelerde virüs reseptörleri ile mücadale ederek enfeksiyonu önleyebilir. Örneğin, orthomikso-ve paramikso virüs aileleri sialik asit reseptörlerine bağlanarak konak hücreleri enfekte etmektedir. Mukustaki sialik asit- içeren glikoproteinler böylece hücre reseptörleri ile rekabet edebilir ve virüsün hücrelere bağlanmasını önler ya da bağlanmayı zayıflatır.

Silialı epitel
Mukosiliyer elevatörü hareket ettiren silli epitel bazı virüslerin enfeksitivitesini azaltmaya yardımcı olur. Bu sistemin aktivitesi, enfeksiyon veya ilaçlarla inhibe edildiğinde virüsün belirli inokulumu ile artan bir enfeksiyon oranı olduğundan bu sistemin solunum yolu enfeksiyonlarında önemli olduğu gösterilmiştir.

Düşük pH
Mide salgılarının düşük pH’sı çoğu virüsü inaktive eder. Ancak, Enterovirüsler mide salgılarına dayanıklıdır ve bu nedenle bağırsakta hayatta kalıp replike olabilir.

Humoral ve hücresel komponentler
Aşağıya bakınız
 

 

Uyarılan Bariyerler

Enfeksiyona tepki olarak konakta meydana gelen değişiklikler ayrıca virüsün enfektivitesini azaltmaya da yardımcı olabilir.

Ateş
Ateş diğer immün savunmaları güçlendirerek virüs replikasyonunu azaltarak virüs replikasyonunu inhibe etmeye yardımcı olabilir. 37 C nin üzerindeki sıcaklıklarda bazı virüslerin replikasyonu azalır.

Düşük pH
İnflamatuar infiltratların pH’sı da düşüktür ve virüsleri inaktive ederek viral enfeksiyonların sınırlandırılmasına yardımcı olabilir.

Humoral ve hücresel komponentler
Aşağıya bakınız
 

 

VIRAL İNFEKSİYONA KARŞI DİRENÇTE HUMORAL KOMPONENTLER

Nonspesifik

Viral enfeksiyonlara dirençte, non-spesifik immün sistem fonksiyonunun bir dizi humoral bileşenleri bazıları yapısal olarak bulunurken, diğerleri enfeksiyonla uyarılır.

Interferon (IFN)
IFN, virüsle enfekte olmuş hücrelerden elde edilen süpernatant fraksiyonlarında diğer hücrelere enfeksiyona karşı direnç kazandıran bir protein içerdiğini göstermiş olan Issacs ve Lindemann tarafından 40 yıl önce keşfedilmiştir. Bu madde, virüs üzerinde doğrudan etki etmek yerine hücreler üzerinde etki göstererek onları enfeksiyona karşı dirençli hale getirir (Şekil 1).
 

v-h1.jpg (83913 bytes)  Şekil 1.\ Interferonun keşfi

v-h2.jpg (43722 bytes)  Şekil 2 Akut viral enfeksiyona tipik cevap

IFN, virüslere karşı ilk savunma hattından biridir çünkü diğer herhangi bir savunma mekanizması ortaya çıkmadan önce virüs enfeksiyonu sonrası erken uyarılır ( örn: antikor, Tc hücreleri v.b) (Şekil 2). Bundan sonra hangi IFN’ nin yapılmaya başlanacağı virüsün dozuna bağlıdır.

a) Interferonların Tip ve Özellikleri
Tablo 2;: Murray, Medical Microbiology, 5th Ed. Tablo 14-3’den adapte edilmiştir)
 

Tablo 2
Interferon Tip ve Özellikleri

 

Interferon

Özellik

Alfa

Beta

Gama

Önceki tanımlamaları

Lökosit IFN
Tip I

Fibroblast IFN
Tip I

Immun IFN
Tip II

Gen

>20

1

1

pH2 duyarlılık

Stabil

Stabil

Labil

Uyarıcılar

Virus (RNA>DNA)
dsRNA

Virus (RNA>DNA)
dsRNA

Antijen, Mitojen

Esas kaynak

Lökosit, Epitel

Fibroblast

Lenfosit

İnterferonun 3 tipi vardır; IFN-alfa( aynı zamanda lökosit interferon olarak da bilinir), IFN-beta( aynı zamanda fibroblast interferon olarak da bilinir) ve IFN-gama( aynı zamanda immün interferon olarak da bilinir. IFN-alfa ve IFN-beta aynı zamanda Tip I interferon ve IFN-gama ise Tip II olarak da adlandırılır. IFN-alfa’ nın yaklaşık 20 alttipi vardır fakat sadece tek bir IFN-beta ve IFN-gama bulunur.

IFN’lar arasında ayrım yapmak için kullanılabilen farklı özellikleri vardır ( örn: pH stabilitesi ve SDS’ nin varlığında aktive olma) fakat hali hazırda onlar interferonlara özgü antikorlar kullanılarak belirlenmiştir.


b) İnterferonların Uyarıcıları - Normal hücreler öncül IFN de yapısal olarak gizli interferon da içermez. Bunun nedeni, normal hücrelerde interferon genlerinin transkribe olmamasıdır. IFN genlerinin transkripsiyonu yalnızca hücrelerin uygun bir uyarıcıya maruz kalması sonrası oluşur. IFN-alfa ve IFN-beta’ nın uyarıcıları, virüs enfeksiyonu, çift zincirli RNA [örn: poli inosinik; poli sitidilik asit; (poli I: C). Virüsler arasında, poxvirüsler dışındaki DNA virüsleri zayıf IFN uyarıcılarıyken, RNA virüsleri en iyi uyarıcıdır. IFN-gama uyarıcıları mitojen ve antijenleri (ör. aktive lenfositleri) içerir.
 

v-h3.jpg (148328 bytes)  Şekil 3
Interferon etki mekanizması

c) İnterferonların Uyarılmasında Hücresel Olaylar
IFN genleri normal hücrelerde ifade olmaz çünkü hücreler genin promotor bölgesi yakınlarına bağlanan bir değişken represör protein ve transkripsiyonu inhibe eder. Buna ek olarak, genlerin transkripsiyonu için promotor bölgeye bağlanan ve transkripsiyonu etkinleştiren aktivatör proteinler gerekir. IFN’ nin uyarıcıları ya represör proteinin sentezini engelleyerek ya da aktivatör proteinlerin seviyelerini arttırarak etki gösterir böylelikle IFN genini etkinleştirir. Uyarıcı gittikten sonra, IFN geni aktivatör proteinlerin eksikliği ve / veya represör protein tarafından tekrar etkinliğini yitirir. Gen etkinleştikten sonra transkribe olur, mRNA translate olur ve hücreden protein salgılanır. IFN, komşu hücreler üzerindeki IFN-reseptörlerine bağlanır ve 2. Hücrede antiviral bir duruma neden olur (Şekil 3).
 

v-h4.jpg (122784 bytes)  Şekil 4
Antiviral durumun moleküler temeli

d) İnterferonların Aktivasyonunda Hücresel Olaylar - IFN’ nin IFN-reseptörüne bağlanması sonucunda hücrede viral replikasyonu önlemede rol oynayan antiviral proteinleri kodlayan bir grup genin transkripsiyonu olur. Sonuç olarak hücre, antiviral proteinler bozulana kadar virüs enfeksiyonunundan korur, bu birkaç günü alan bir işlemdir. IFN’ ye maruz kalan hücrelerdeki antiviral durum, protein sentezinin inhibisyonuna neden olan 2 enzimin sentezlenmesinin sonucu olarak ortaya çıkar. Bir protein, viral mRNA’ nın yapısını bozarak protein sentezini dolaylı, viral mRNA’ nın uzamasını inhibe ederek ise doğrudan etkiler (Şekil 4).

Bu protein 2'5' Oligo A sentaz adı verilen 2'- 5' fosfodiester bağları içeren tek bir polimeri (2'5' Oligo A) ATP’ ye dönüştüren bir enzimdir. Çift sarmallı RNA, bu enzimin aktivitesi için gereklidir.2'5' Oligo A, viral mRNA’ nın yapısını bozan RNaz L’ yi aktive eder. İkinci protein olan protein kinaz, çift sarmallı RNA’ nın varlığında, otofosforile olur ve böylece aktive olur. Aktive edilmiş protein kinaz, uzama faktörü eIF-2’ yi fosforile eder ve inaktive eder. Bu iki IFN-kaynaklı enzimler protein sentezini engelleyen etki gösterir. Enfekte hücre, konağın protein sentezini inhibe etmesi sonucu ölür, enfeksiyon durur. Üretilmeyen çift sarmallı RNA yı gerektiren iki enzimin aktivasyonundan dolayı enfekte olmamış hücreler IFN muamelesiyle yok edilmez. Bazı virüsler IFN’ nun antiviral etkisini inhibe eden öneme sahiptir. Örneğin, Adenovirüsler IFN’nin antiviral etkisini azaltarak çift sarmallı RNA tarafından protein kinazın aktive olmasını önleyen bir RNA üretir.
 

v-h5.jpg (195718 bytes)  Şekil 5
İnterferon alfa, beta ve gama'nın etkileri

e) Interferonların Diğer Biolojik Aktivitileri - IFN, yalnızca antiviral proteinlerin üretilmesini uyarmakla kalmaz, aynı zamanda hücreler üzerinde başka etkilere de sahiptir, viral enfeksiyondan kurtulma veya dolaylı olarak konağa direnç yeteneği kazandırmaya katkıda bulunur (Şekil 5). IFN, sınıf I ve sınıf II MHC molekülleri üzerinde etki göstererek immün yanıtları sağlamada yardımcı olabilir. IFN-alfa, IFN-beta ve IFN-gama tüm hücrelerde MHC I moleküllerinin ekspresyonunu arttırır böylece virüsle enfekte hücreleri tahrip eden Tc hücreleri tarafından tanınma artar. IFN-gama, aynı zamanda antijen sunan hücreler üzerinde bulunan MHC II moleküllerinin ekspresyonunu arttırır, viral antijenlerin CD4+ T yardımcı hücrelerine daha iyi sunulmasını sağlar. Ayrıca, IFN-gama virüsle enfekte olan hücreleri öldürebilen NK hücrelerini aktive edebilir İntrinsik antiviral aktivite, virüsle enfeksiyonda makrofajlara direnç kazandırır ve ekstrinsik antiviral aktivite, makrofajlara virüsle enfekte olan diğer hücreleri yok etme yeteneği verir. IFN’ ler aynı zamanda bazı kanser tedavilerinde, onları yararlı hale getiren anti-proliferatif etkinliğe sahiptir.

 

f) Interferonların Klinik Kullanımı - IFN’ ler belirli sayıda viral ve diğer hastalıkların tedavisinde kullanılır (Tablo 3; Mims, Medical Microbiology, Fig 37.5’den adapte edilmiştir)

Tablo 3
Interferonların Klinik Kullanımı

Interferon

Tedavide kullanım

IFN-alfa, IFN-beta

Hepatit B (kronik)

Hepatit C

Herpes zoster

Papilloma virus

Rhino virus (sadece profilaktik)

Siğil

IFN-gama

Lepramatöz lepra

Leishmanyazis

Toksoplasmozis

Kronik granulomatöz hastalık (CGD)

 

 

Ek olarak, IFN’ lerin antiprolifratif etkileri nedeniyle çeşitli kanserlerin tedavisinde de kullanılmaktadır. (Tablo 4; Zinsser, Microbiology, 20th Ed, Table 58.3’den adapte edilmiştir).

Tablo 4
Interferonların Kanser Tedavisinde Kullanımı

Tumor

Tam veya kısmi remisyon yüzdesi

Hairy cell lösemi

90

Kronik miyelositik lösemi

90

T hücreli lenfoma

53

Kaposi's sarkomu

42

Endokrin pankreatik neoplazm

30

Non-Hodgkin's lenfoma

25 - 35

 

 

Ancak, IFN tedavisinin yan etkileri klinik tıpta rutin kullanımı sınırlandırmaktadır (Table 5; Mims, Medical Microbiology, Fig. 37.6’dan adapte edilmiştir).

Tablo 5
Interferonların Sık Görülen Yan Etkileri

Interferon

Ateş
Halsizlik                                                                     Yorgunluk
Kas ağrısı

Toksik etkileri: 

böbrek
karaciğer
kemik iliği
kalp

 

 

Kompleman
Çoğu virüs alternatif yollarla kompleman fiksasyonu yapamaz. Fakat virüsle enfekte olan bir hücreyle ya da zarflı bir virüs ile kompleman-sabitleyici antikorun etkileşimi virüs veya hücrenin lizisine yol açabilir. Dolayısıyla kompleman spesifik immün sistemle ara bağlantı oluşturarak da viral enfeksiyonlara karşı dirençte önemli rol oynar.

Sitokinler
IFN’ den başka sitokinler de virüs enfeksiyonuna karşı dirençte önemli rol oynar. Tümör nekroz faktör alfa (TNF- α), interlökin-1 (IL-1) ve IL-6 ‘nın invitro koşullarda antiviral etkinliğe sahip olduğu gösterilmiştir. Bu sitokinler, aktive olan makrofajlarla üretilir fakat invivo ortamda dirence katkıları tam olarak aydınlatılmamıştır.
 

 

 

Spesifik

Spesifik immün sistem tarafından üretilen antikorlar, öncelikle viral enfeksiyonun iyileşmesini ve virüsle daha sonraki karşılaşmalarda direnç geliştirmeyi sağlar. IgG, IgM ve IgA antikorları tüm virüs enfeksiyonlarına karşı bağışıklıkta önemli rol oynayabilir fakat farklı sınıfların nispi katkıları, virüse ve giriş kapısına bağlıdır. Örneğin, IgG antikorları belirgin bir özelliği olan viremi enfeksiyonlarında önemli iken, IgA mukozayı enfekte eden virüslerde önemlidir. Antikorlar konak için hem yararlı hem de zararlı etkiye sahiptir.

Yararlı etkiler (Tablo 6; Roitt, Immunology 5th Ed., Fig 16.5’den adapte edilmiştir)
Antikor, konak hücreler üzerindeki reseptörlere virüsün bağlanmasını önleyerek ya da hücre içine virüsün girişini engelleyerek doğrudan virüsün enfektivitesini nötralize eder. Antikorlar, kılıfsızlaşmaya yol açan viral proteinlerin etkileşimine müdahale ederek virüs kılıfının çıkarılmasını önleyebilir. Kompleman-sabitleyici antikorlar, zarflı virüslerin veya enfekte olan hücrelerin parçalanmasına yardımcı olabilir. Antikorlar opsoninler olarak da etki gösterebilir ya Fc veya C3b reseptörleriyle virüsü tanımayı kolaylaştırarak virüsün fagositozunu arttırır ya da virüs aglütinasyonu ile onların daha kolay fagosite olmasını sağlar. Antikor kaplanmış virüsle enfekte hücreler, enfeksiyonun yayılmasını önleyen K hücreleri tarafından öldürülebilir.
 

Tablo 6
Antikorların Antiviral Etkileri

Hedef

Ajan

Mekanizma

Serbest virus

Antikor

Hücreye bağlanmayı engeller Hücreye girişi engeller Virusun soyulmasını bloklar

Antikor + Kompleman

Virus zarfını hasarlar
Virusun opsonizasyonu

Virus-infekte hücre

Antikor + Kompleman

İnfekte hücrenin lizisi
İnfekte hücrenin opsonizasyonu

Infekte Hücreye Antikor Bağlanması

K, NK hücreler ve/veya makrofajlarca ADCC

 

Zararlı etkiler
a) Immunopatolojik hasar - Kompleman fiksasyonu, immün kompleksler tarafından vazoaktif aminlerin salınması, inflamatuar hücrelerin iyileştirilmesi ve konak dokuya hasar sonrasında oluşabilir. Lenfositik koryomenenjit virüsü gibi bazı virüsler, dolaşımda vasküler yataklarda ve doku hasarına yol açan kompleman fikse ettikleri böbreklerde immün kompleksin büyük bir kısmını üretir. Bu hasarlara neden olan virüslerin diğer örnekleri: kızamık, solunum sinsityal virüs, dang ve serum hepatit virüsü.

b) Immun bağlılık - Antikorlar tarafından virüslerin opsonizasyonu, fagositik hücrelerle onların tanınmasını kolaylaştırır. Eğer virüs fagositte yaşarsa, virus enfeksiyonunun yayılmasına izin verilir. Dang ve HIV makrofajlarda yaşayabilen virusa örneklerdir.

Seroloji
Virüslerin izolasyonu ve identifikasyonundan beri klinik laboratuvarlarda kullanımı yaygın olmayan klinik tablo ve seroloji, viral hastalıkların tanısında daha büyük rol oynar. Antikorların başlıca tipleri olan; nötralize eden, hemaglütinasyonu inhibe eden ve kompleman fikse eden antikorlar için çalışılır. Kompleman fikse eden antikorlar, IgM’ in hareketlerini takip eden ve şimdiki ya da yeni enfeksiyonu gösteren en yararlı antikorlardır. Buna karşılık, nötralize eden ve hemaglütine edici antikorlar IgM’ in hareketlerini takip eder uzun bir süre devam eden ve bağışıklık değerlendirmede kullanılan antikorlardır. Virüsün farklı bileşenlerine karşı antikor gelişimi, hastalık göstergesi olarak kullanılır. Örneğin; Hepatit B ve HIV enfeksiyonlarında bu yaklaşım kullanılır.
 

 

  HÜCRESEL KOMPONENTLER

Bariyerler ve viral enfeksiyonun iyileşmesiyle virüse karşı direnç kazanmayı sağlayan humoral bileşenlere ek olarak, bizim antiviral savunmamızda rol oynayan birkaç farklı hücre vardır.

Nonspesifik

Makrofajlar
Makrofajlar, vücudun çeşitli bölgelerinde yerleşimi sayesinde virüslerle karşılaşan ilk hücrelerden biridir. Deneysel kanıtlar, bu hücrelerin viral enfeksiyona karşı dirençte önemli rol oynadığını ileri sürmüştür. Örneğin; yeni doğan farelerde virüsün çoğalmasını önleyen makrofajların işlevindeki bir bozukluk nedeniyle herpes virüs tip 1’ le enfeksiyona karşı duyarlıdır. Fakat yetişkin farelerdeki makrofajlar, virüsün çoğalmasını önleyebilir ve bu fareler bu virüsle enfeksiyona karşı dirençlidir. Aynı zamanda, makrofajları tükenen hayvanlarda herhangi bir virüsle enfeksiyona daha duyarlıdır. Makrofajlar bir dizi yolla antiviral savunmaya katkı sağlar.

a) Intrinsik antiviral aktivite - Makrofajlar virüslerle enfekte olabilir fakat birçok virüs, makrofajlarda verimsiz olarak çoğalır. Makrofajlar (örn; IFN- γ tarafından) viral replikasyona karşı dirençte daha verimli dengeli olarak etkinleşirler. Böylece makrofajlar, virüslerin çoğalmasını önleyen intrinsik(içsel) yeteneğe sahip olmasıyla viral enfeksiyonları sınırlamaya yardım eder. Ancak bazı virüsler replike olabilir ya da en azından makrofajlarda hayatta kalabilir ve böylece makrofajlar tarafından yayılabilir (Aşağıya bakınız).

b) Dışsal antiviral aktivite - Makrofajlar ayrıca virüsle enfekte olan hücreleri tanıyıp onları öldürebilir. Böylece, makrofajlar sitotoksik işlevleri sayesinde antiviral savunmaya katkıda bulunur.

c) ADCC - IgG antikorları ile kaplanmış virüsle enfekte enfekte hücreler ADCC tarafından makrofajlarla öldürülebilir

d) IFN üretimi - IFN’ nin kaynağı makrofajlardır.

NK Hücreler
Deneysel kanıtlar, NK hücrelerinin de viral enfeksiyona karşı dirençte rol oynadığını düşündürmektedir. NK hücreleri tükenmiş olan fareler, bazı virüslerle enfeksiyona daha duyarlıdır. Ayrıca, düşük NK hücre aktivitesine sahip olan hastalar herpes simplex tip1 virüsü ile tekrar eden durumlara karşı daha duyarlıdır. NK hücreleri, virüsle enfekte olan hücreleri tanıyarak ve yok ederek etki gösterir. Virüsle enfekte olan hücreler, MHC ile sınırlandırılmamış ya da spesifik bir antijen olamayan hücreler olarak tanınır. Böylece, NK hücreleri birçok farklı virüsle enfekte olan hücreleri öldürür. NK hücreleri aynı zamanda ADCC’ ye aracılık edebilir ve bu mekanizma sayesinde virüsle enfekte olan hücreleri yok edebilir. NK hücrelerinin aktiviteleri, IFN-γ ve IL-2 ile arttırılabilir (aşağıya bakınız).
 

 

Spesifik

T Hücreler
Thücreleri, viral enfeksiyonların iyileşmesinde önemli rol oynar. Enfekte hücreler üzerindeki viral antijenlere yanıt olarak üretilen sitotoksik T hücreleri(CTL’ ler), enfekte hücreleri öldürerek enfeksiyonun yayılmasını önler. T helper hücreleri, CTL’ lerin üretimini sağlar ve antikor yapımı için B hücrelerine yardım eder. Ek olarak, T hücreleri tarafından salgılanan lenfokinler bir araya toplanır, makrofajlar ve NK hücreleri aktive olur böylece virüse karşı saldırıda ortak hareket sağlanır.
 

 

 

SAVUNMANIN ÖZETİ

Tablo 7 (Baron, Medical Microbiology, 2nd Ed., Table 69-2’den adapte edilmiştir) viral enfeksiyonlara karşı konak savunmasını özetler ve bu savunmanın her biri için hedefleri gösterir.
 

 

Tablo 7
Viral Infeksiyonlarda Konak Efektör İşlevleri

Konak Savunma

Efektör

Efektin hedefi

Erken nonspesifik cevap

Ateş
Fagositoz
Inflamasyon
NK hücre aktivitesi
Interferon
 

Virus replikasyonu
Virus
Virus replikasyonu
Virus-infekte hücre
Virus replikasyonu, immunomodulasyon
 

Hücrelerle ilişkili immun cevap

Sitotoksik T lenfosit
Aktive makrofaj
Lenfokin
ADCC
 

Virus infekte hücre
Virus, virus-infekte hücre
Virus-infekte hücre, immunomodulasyon
Virus-infekte hücre
 

Humoral immun cevap

Antikor
Antikor + kompleman
 

Virus, Virus-infekte hücre
Virus, Virus-infekte hücre
 

 

KONAK SAVUNMA MEKANİZMASININ RÖLATİF KATKILARI

Çeşitli konak savunma mekanizmalarının göreceli olarak katkısı; virüsün yapısına ve giriş kapısına bağlıdır. Antikorlar viremi gibi belirgin bir özelliği olan enfeksiyonlarda daha önemli olacaktır. Fakat, antikorlar hücre füzyonuyla hücreden hücreye geçebilen virüs olan herpes veya paramiksovirüslerle enfeksiyonda yararlı olmayabilir. Bu durumda hücre-aracılı immünite daha önemlidir. Eğer bir virüs yalnızca mokozal yüzeydeki hücreleri enfekte ediyorsa, IgA antikorlar önemli olabilir.

Konak savunma mekanizmalarının anlaşılması, aşı gelişimi ve aşıların tam olarak uygulanması için önemlidir. IgA antikorları belirli bir virüse karşı korumada önemliyse, uygun mukozal yüzeyde IgA antikor üretimini stimüle eden herhangi bir aşı mümkün olmalıdır. Alternatif olarak, eğer CTL’ ler önemliyse o halde CTL üretimini uyaran aşı gereklidir. Canlı aşılar ölü aşılara göre daha fazla tercih edilmesinin nedeni, ölü aşılar yapamazken canlı aşılar genellikle CTL’ lerin üretimine öncülük ederler.
 

 

 

VIRUS-KAYNAKLI IMMUNOPATOLOJİ

Konak, viral enfeksiyonlara karşı korumak için çeşitli savunma mekanizmalarına sahip olmasına rağmen, bazı durumlarda doku hasarı sebebiyle doğrudan enfeksiyona karşı immün yanıt oluşturur. Örneğin; sitomegalovirüs ile enfekte olan bebeklerin artrit ve glomerular nefrit gibi patolojik bir durumla sonuçlanan eklemler ve böbreklere yerleşmiş sirkülasyon halinde immün kompleksleri vardır. Bir başka örnek; Dang virüs enfeksiyonu ile ilişkili ölümcül hemorojik şok sendromu. Bu durum; ani artan vasküler geçirgenliğe, şok ve ölüme yol açan kompleman kaskatının ürünlerinin serbest kalması sonucu, dolaşımdaki immün kompleksleriyle komplemanın fiksasyonudur.
 

IMMUNOSUPRESYON

Birçok virüs, bağışık yanıtları baskılayabilir ve böylece konak savunmasını atlatır ya da en aza indirir. En iyi örnek: HIV, CD4+ hücrelerini enfekte eder böylece spesifik immün sistemi yıkıma uğratır. Diğer virüsler (örneğin; kızamık virüsü) aynı zamanda lenfositleri enfekte edebilir ve lenfositlerin çoğalma ve farklılaşmalarını etkileyebilir. Virüs-kaynaklı immünsupresyon, aşı gelişiminde önemli bir husustur. Tablo 8’ de konak savunmasından kaçabilen virüslerin bazı mekanizmaları örneklerle açıklanmıştır (Roitt, Immunology 5th Ed., Fig 16.10’den adapte edilmiştir)
 

Tablo 8
Konak Savunması ile İlişkili Viral Ürünler

Etkilenen Konak Savunması

Virus

Virus Ürünü

Mekanizma

Interferon

EBV

EBERS (küçük RNAlar)

Protein kinaz aktivasyonunu engeller

Vaccinia

eIF-2alpha  homolog

Protein kinaz tarafından eIF2alfa fosforilasyonunu önler

Kompleman

Vaccinia

Kompleman kontrol proteinlerin homologları

Kompleman aktivasyonunu bloklar

Antikor

HSV-1

gE/gI

Fc gama bağlanır ve fonksiyonu bloklar

Sitokin

Myxoma

IFN-gama reseptor homolog

IFN-gama için yarışır ve fonksiyonu bloklar

Shope fibroma virus

TNF reseptor

TNF için yarışır ve fonksiyonu bloklar

EBV

IL-10 homologu

IFN-gama fonksiyonunu azaltır

MHC Klas I

CMV

Early protein

Peptid-yüklenmiş MHC taşınmasını önler

Adenovirus

E3

MHC'nin yüzeye taşınmasını bloklar

Apoptoz

Adenovirus

14.7K

Inhibits capsases

EBV

Bcl-2 homologu

Anti-apoptotik

NK hücre

HCMV

UL-18

MHC homologu NK hücrelerini inhibe eder

 

back3.gif (1240 bytes)  Mikrobiyoloji ve İmmünoloji On-line, Viroloji Bölümüne Dönünüz


This page last changed on Saturday, October 29, 2016
Page maintained by
Richard Hunt