x | x | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
İMMÜNOLOJİ | MYCOLOGY | PARASITOLOGY | VIROLOGY | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Let us know what you think |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Logo image © Jeffrey Nelson, Rush University, Chicago, Illinois and The MicrobeLibrary | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
ÖĞRENİM HEDEFLERİ |
Hipesensitivite (aşırı duyarlılık), normal immün sistem tarafından üretilen aşırı, istenilmeyen (tehlikeli, rahatsızlık veren ve bazen fatal) reaksiyon olarak adlandırılır. Hipersensitif reaksiyon için konağın önceden duyalı hale (immün) gelmesi gerekir. Hipersensitif reaksiyonlar ilgili reaksiyonun temel mekanizması ve sürecine göre 4 tipte sınıflandırılır: tipI, tipII, tipIII ve tipIV. Çoğu kez, belli bir klinik durum (hastalık) bu reaksiyonların birden fazlasını içerebilir. TİP I HİPERSENSİTİVİTE Tip I hipersensitivite, hızlı veya anafilaktik hipersensitivite olarak bilinir. Reaksiyon, deri (ürtiker ve egzama), göz (konjonktivit), nazofarinks (rinore, rinit), bronkopulmoner doku (astım) ve gastrointestinal sistemi (gastroenterit) kapsayabilir. Reaksiyon, minör rahatsızlıktan ölüme kadar giden bir dizi semptoma neden olabilir. Reaksiyon bazen gecikmeli olsada (10-12 saat), genellikle antijene maruz kaldıktan 15-30 dakika içerisinde gerçekleşir. Hızlı hipersensitivite IgE aracılıdır. Bu hipersensitivitede başlıca hücresel koponenti mast hücresi veya bazofildir. Reaksiyon platelet, nötrofil ve eoznofil tarafından artırılır ve/veya modifiye edilir. Reaksiyon yerinin biyopsisi temel olarak mast hücre ve eoznofili gösterir. Reaksiyonun mekanizması bazı
antijenlere karşı (sıklıkla alerjen olarak adlandırılan) öncelikli olarak IgE
üretimine neden olur. Bazı bireylerin neden Tip I hipesensitiviteye daha
eğilimli olduğunun kesin bir mekanizması yoktur. Ancak, böyle bireylerde
tercihen IgE sınıf anahtar çevirimi sağlayan IL-4, IL-5 ve IL13 sekrete eden TH2
hücresinin daha fazla üretildiği gösterildi. IgE, bazofil ve mast hücresindeki
reseptörüne (Fcε; CD23) çok yüksek affiniteye sahiptir. Takiben aynı antijene
tekrar maruz kaldığında IgE hücre bağı çapraz bağlanır ve farmakolojik olarak
çeşitli aktif maddelerin salınımını tetikler (Şekil 1). IgE!nin Fc reseptörüne
çapraz bağlanması mast hücresinin tetiklenmesinde önemlidir. Mast hücre
degranülasyonu hızlı bir işlemle Ca ++ içeriye akım artışı ile başlar;
sitoplazmik Ca++’ u arttıran iyonoforlar aynı zamanda degranülasynu desteklerken
sitoplazmik Ca++’u azaltan ajanlar ise degranülasyonu baskılar. Mast hücresinden
salınan maddeler ve etkileri Tablo 1’de listelenmiştir. Mast hücreleri, egsersiz,
duygusal stres, kimysallar (örn; kalsiyum iyonoforları, kodein
v.b.),anafilotoksin (örn; C4a,C3a,C5a,v.b.) gibi diğer stimülanlar tarafından
tetiklenebilir. IgE-allerjen etkileşimi olmadan aracılık eden bu reaksiyonlar
aşırı duyarlılık reaksiyonu değildir, fakat aynı semptomlara yol açarlar. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Reaksiyon, platelet agregasyonuna ve
vazoaktif aminler, heparin ve histaminin salınmasına sebep olan PAF (platelet
aktive edici faktör) tarafından amplifiye edilir. Anafilaksinin eoznofil
kemotaktik faktörü (ECF-A) ve nötrofilik kemotaktik faktör sırası ile nekroza
sebep olan çeşitli hidrolitik enzimleri serbest bırakan eoznofilleri ve
nötrofilleri çeker. Eoznofillerin bu rolü şuan belirsiz olsada eoznofiller
arilsülfataz, histaminaz, fosfolipaz-D ve prostoglandin-E yi serbest bırakarak
lokal reaksiytonları da kontrol eder. |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Siklik nükleotidlerin tam fonksiyonları zor anlaşılsada, erken hipesensitivite reaksiyonlarının modülasyonunda önemli bir rol oynuyor gibi gözükmektedir. cAMP ve cGMP seviyelerini değiştiren maddeler önemli derecede alerjik semptomları da değiştirir. Bu şekilde, intracellüler cAMP’yi arttıran maddeler, alerjik semptomları özellikle bronko-pulmoner başta olmak üzere dindirmekte ve terapatik olarak kullanılmaktadır (Tablo 2). Tam tersine, cAMP’yi azaltan veya cGMP’yi uyaran ajanlar bu alerjik durumları alevlendirir.
Erken hipersensitivite için tanısal testler, deri (prik ve intradermal) test (Şekil 1A), total IgE ölçümleri ve şüpheli alerjenlere karşı spesifik IgE antikoları ölçümünü içerir. Total IgE ve spesifik IgE antikorları enzim immunoassayin modifiye şekli (ELISA) ie ölçülebilmektedir. IgE, non-atopik hastalıklarda (örn; miyelom, helmit infeksiyonları v.b.) yükselebilse de IgE seviyesinin artışı atopik bir durumun işaretçisidir. Atopik hastalıklar için genetik eğilimin vardır ve HLA (A2) ilişkisine dair kanıtlar bulunmaktadır. Semptomatik tedavi, histamin reseptörlerini bloe eden anti-histaminikler ile yapılmaktadır. Kromolin sodyum, muhtemelen Ca++ girişini kısıtlayarak mast hücre degranülasyonunu inhibe etmektedir. Geç başlangıçlı semptomlar, özellikle lökotrienler aracılığı ile bronkokonstriksiyon, lökotrien reseptör blokörleri veya siklooksijenaz yolağı inhibitörleri ile tedavi edilir. Semptomatik bronkokontriksiyonun
geçici tedavisi izoproterenol deriveleri gibi bronkodilatatörler (inhaler formu)
tarafından sağlanır. Teofilin cAMP-fosfodiesterazı inhibe ederek cAMP’i
yükseltir ve intrasellüler Ca++ salınımını inhibe eder, bu nedenle teofilin
bronkopulmoner semptomların azaltmak için kullanılmaktadır. Mast hücre
duyarlılığını bloke ettiği için mast hücrelere bağlanan IgE’nin Fc kısmına karşı
IgG antikoların kullanımı bazı antijenlerin tedavisi için onaylanmıştır.
Hiposensitizasyon (immünoterapi veya densensitizasyon) bir diğer tedavi şeklidir
ve özellikle böcek zehri ve belli bir dereceye kadar polenler gibi alerjenlerin
bir kaçında başarılı olmuştur. Mekanizması net değildir, fakat IgG (bloke eden)
antikorlarının ortaya çıkışı ile semptomların azalması arasında bir kolerasyon
vardır. Özellikle IgE antikorlarını inhibe eden süpresör T hücreleri rol
oynayabilirler. |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Şekil 1A Coklu pozitif alerjen intradermal deri testi, yakın görünüm. © Bristol Biomedical Image Archive. Used with permission
Şekil 2
Şekil 3A
Şekil 3B |
TİP II HİPERSENSİTİVE Tip II hipersensitivite sitotoksik hipersensitive olarak da bilinir ve çeşitli organ ve dokuları etkileyebilir. Antijenler normalde endojen kaynaklıdır, fakat hücre membranına bağlanabilen ekzojen kimyasallar da (hapten) tip II aşırı duyarlılık reaksiyonlarına neden olabilir. İlaçla indüklenmiş hemolitik anemi, granülositopeni ve trombositopeni bunun örnekleridir. Reaksiyon süresi dakikalardan saatlere kadar olabilir. TipII hipersensitive öncelikle IgM veya IgG sınıfı antikolar ve kompleman aracılıdır (Şekil 2). Fogosit ve K hücreleri de rol oynayabilir. Lezyon antikor, komplement ve nötrofil içerir. Tanısal testler ilgili dokuya karşı antikor sirkülasyonun ve immünofloresans ile lezyondaki (biyopsi) kompleman ve antikor varlığının tespitini içerir. Boyama paterni normalde Goodpasture nefriti (renal ve akciğer bazal membran) (şekil-3A) ve pemfigus’da (deri intrasellüler protein, dezmozom) olduğu gibi düzgün ve lineerdir (Şekil 3B). Tedavi anti-inflamatuar ve immünsüpresif ajanlar içerir.
Tip
III hipersensitivite, immün kompleks hipersensitivite olarak da bilinir.
Reaksiyon yaygın (örn; serum hastalığı) veya eklem (örn; romatoid artrit), kan
damarları (örn; poliarterit), akciğerler (örn; aspergillozis), böbrekler (örn;
lupus nefriti), deri (örn; sitemik lupus eritematosuz, arthus reaksiyonu) gibi
diğer doku ve organları kapsayabilmektedir. İmmün kompleksler IgM içerebilse de, çoğunlukla IgG sınıfıdır. Antijen eksojen (örn; kronik bakterial, viral veya parazitik infeksiyon) veya endojen (organa spesifik olmayan otoimmünite: örn; sistemik lupu eritematosuz, SLE) olabilir. Antijen çözünür haldedir ve ilgili organla ilişkili değildir. Primer elemanlar, çözünür immün kompleksler ve komplemandır ( C3a,4a ve 5a). Hasara nötrofiller ve plateletler sebep olur (Şekil 4). Lezyon başlıca nötrofil ve immün kompleks artıkları ile kompleman içerir. Sonraki evrelerde makrofaj inflitrasyonu iyileşme sürecinde yer alabilir. Antikor affinitesi ve immün kompleksin boyutu hastalığın oluşumunda ve ilgili dokunun tespitinde önemlidir. Tanı, immünglobulin kalıntıları ve kompleman
için doku biyopsisi ve immünofloresans mikroskopi ile incelemesini kapsamaktadır.
Tip III hipersensitivitedeki immünofloresan boyama granülerdir (Goodpasture
sendromunda görülenTip II’deki lineer olmasına karşın). Serumdaki immün
kompleksilerin varlığı ve komplementin seviyesindeki azalmanın da tanısal önemi
vardır. Polieitlen glikol aracılı C1q’nin bağlanma tubiditesi (nefelometri) ve
Rajj hücre testi immün kompleks tespitinde kullanılır. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Şekil 4 İmmün kompleks hipersensitivitesinde zedelenme mekanizması
Şekil 5 |
TİP IV HİPERSENSİTİVİTE Tip IV hipersensitivite hücre aracılı veya gecikmiş tip
hipersensitivite olarak da bilinir. Bu hipersensitivitenin klasik örneği
antijen enjekte edildikten 48 saat sonra pik yapan (PPD veya eski
tübekülin) tüberkülin (Montoux) reaksiyonudur. Lezyon, endürasyon ve
eritem ile karakterizedir.
Tip IV hipersensitivite, birçok
otoimmün ve enfeksiyon hastalıkları (tübekülosiz, lepra, blastomikoz,
histoplasmoz, toksoplazma, leishmania vb.) ve yabancı antijenden ve enfeksiyon
nedenli granülom patogenezi ile ilişkilidir. Gecikmiş tip hipersensitivitenin
diğer formu daha papüler lezyon olan kontakt dermatitdir (zehirli şarmaşık (Şekil
6), kimyasallar, ağır metal v.b.). Tip IV hipersensitivite başlangıcı, klinik ve
histolojik görünümüne bağlı olarak 3 gruba ayrılabilir (Tablo 3). |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Şekil 6 Zehirli sarmaşık CDC |
Gecikmiş tip hipersensitivitenin hasar mekanizması T lenfosit ve monosit ve/veya makrofaj içerir. Sitotoksik T hücreleri (Tc) doğrudan hasara neden olurken T helper (TH1) hücreleri sitotoksik T hücrelerinin aktive eden ve toplayan sitokinleri sekrete eder ve en büyük hasara neden olan makrofaj ve maonositi aktive eder. Gecikmiş tip hipersensitive lezyonları temel olarak monositlerİ ve birkaç T hücresi içerir. Gecikmiş tip hipersensitivite reaksiyon ile ilişkili majör sitokinler monosit kemotaktik faktör, interlökin-2, interferon- gama, TNF-alfa/beta’dır. İn vivo tanı testleri, gecikmiş deri reaksiyonu (örn; montoux
testi (Şekil- 5)) ve deri testini (kontakt dermatitis için) kapsar. Gecikmiş tip
hipersentivite için in vitro testleri mitojenik cevap, sitotoksik lenfosit ve
IL-2 üretimi içerir. Tedavide kortikosteroidler ve diğer immünsüpresif ajanlar
kullanılır.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|