x x

 INFECTIOUS DISEASE BAKTERIYOLOJİ İMMÜNOLOJİ MYCOLOGY PARASITOLOGY VIROLOGY

 

 

İMMÜNOLOJİ - BÖLÜM ONİKİ
HÜCRESEL İMMÜNİTE

Spesifik immün yanıtta hücre – hücre etkileşimleri


Dr Gene Mayer
Professor
Department of Pathology, Microbiology and Immunology
University of South Carolina School of Medicine
ve
Dr Jennifer Nyland
Assistant Professor
Department of Pathology, Microbiology and Immunology
University of South Carolina School of Medicine

Çeviri:
Doç. Dr. Erkan Yula

İzmir, Katip Çelebi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı
 

ENGLISH

FRANCAIS

PORTUGUES

Let us know what you think
FEEDBACK

SEARCH

  

Logo image © Jeffrey Nelson, Rush University, Chicago, Illinois  and The MicrobeLibrary
 

Edited and illustrated by Dr Richard Hunt

 

 

ÖĞRENİM HEDEFLERİ
İmmün yanıtta Th hücrelerinin temel rolünü tartışmak
hücre-hücre etkileşimlerini (i) T-bağımlı antijenlere karşı antikor yanıtta, (ii) sitotoksik T hücrelerin oluşumunda ve (iii) makrofajlarla NK hücrelerinin aktivasyonunda açıklamak
Sitotoksik T hücreleri ve NK hücreleri tarafından öldürülme mekanizmalarını tartışmak
T-bağımsız antijenlere karşı yanıtı tartışmak
 



 

İMMÜN YANITTA Th HÜCRELERİNİN TEMEL ROLÜ

Şekil 1’de gösterildiği üzere, antijen sunan hücre (ASH) tarafından sunulan spesifik antijeni Th hücreleri tanıdıktan sonra birçok anahtar immün süreci başlatabilir.

Bunlar:

  • Uygun efektör mekanizmaların seçimi (ör: B hücre aktivasyonu veya Tc oluşumu)

  • Uygun efektör hücrelerin çoğalmasının uyarılması ve

  • Diğer hücrelerin (ör: granülositler, makrofajlar, NK hücreleri) fonksiyonel aktivitelerinin arttırılması

Th hücrelerinin dört alt popülasyonu bulunmaktadır: Th0, Th1, Th2 ve Th17 hücreleri. Naif Th0 hücreleri sekonderlenfoid dokularda antijenle karşılaştığında ürettikleri sitokine göre farklılık gösteren inflamatuar Th1 hücrelerine, yardımcı Th2 hücrelerine veya patojenik T17 hücrelerine farklılaşabilirler (Şekil 2). Th0 hücrelerinin Th1, Th2 veya T17 hücre haline gelmesi antijen tarafından tetiklenen çevredeki sitokinlere bağlı olarak değişmektedir. Örneğin, bazı antijenler Th2 hücrelerinin oluşmasını sağlayan IL-4 üretimini uyarırken diğer antijenler Th1 hücrelerinin oluşmasını sağlayan IL-12 üretimini uyarır. Şekil 3’te Th1 ve Th2 hücreleri için gösterildiği üzere, Th1, Th2 ve Th17 hücreleri farklı hücreleri ve immün yanıt tipini etkiler.

Th1 hücreleri tarafından üretilen sitokinler makrofajları aktive eder ve sitotoksik lenfositlerin (CTL) oluşumunda yer alırlar ve bu hücre-aracılı immün yanıtla sonuçlanır. Buna karşın, Th2 hücreleri tarafından üretilen sitokinler B hücrelerinin aktive olmasına yardım eder, bu antikor üretimiyle sonuçlanır.

Son yıllarda yapılan bir çalışmada, Th17 hücreleri (IL-17 üretmeleriyle belirlenmiş) IL-1, IL-6 ve IL-23’e yanıt olarak farklılaşır (insanlarda).TGF-β farelerde Th17 farklılaşması için önemlidir ancak insanlarda değildir. IL-17 multiple skleroz, inflamatuar bağırsak hastalığı ve romatoid artriti kapsayan bazı otoimmün hastalıkların şiddetini arttırır. Aynı şekilde önemli olarak her bir alt popülasyon diğeri üzerinde inibitör etki gösterebilir. Th1 hücreleri tarafından üretilen IFN-γ, Th2 hücrelerinin çoğalmasını ve Th17 hücreleinin farklılaşmasını inhibe eder ve Th2 hücreleri tarafından üretilen IL-10, Th1 hücrelerinin IFN-γ üretmesini inhibe eder. Ayrıca, gösterilmemesine rağmen IL-4, Th1 hücrelerinin üretimini ve Th17 hücrelerinin farklılaşmasını inhibe eder. Bu yüzden, immün yanıt, karşılaşılan patojen için gerekli olan yanıtını tehditin tipine göre değişiklik göstermektedir örneğin hücre içi patojenler için hücre aracılı yanıt ve hücre dışı patojenler için antikor yanıtı gibi.
 

ANAHTAR KELİMELER

Th1 hücreleri, Th2 hücreleri, Hapten-taşıyıcı model, CD28, B7, CD40, CD40 ligand, CD5, B1 hücreleri, B2 hücreleri, CTL, Fas ligand, Perforin, granzimler, kaspazlar, IFN-γ, aktivasyon
 

central.jpg (61815 bytes) Şekil 1
Th hücreleri hücre aracılı immünitenin merkezindedir. Antijen sunan hücreler antijeni yadımcı T hücrelerine (Th) sunar. Th hücreleri hedef epitop olarak seçilen spesifik epitopları tanır. Uygun efektör mekanizmalar belirlenir. Örneğin, Th hücreleri B hücrelerinin anitkor üretmesine yardımcı olur ve aynı zamanda diğer hücreleri de aktive eder. Th hücreleri tarafından üretilen aktivasyon sinyalleri sitokinlerdir (lenfokinler) ancak benzer sitokinler makrofajlar ve bu proseste yer alan diğer hücreler tarafından da üretilirler.

diff-2.jpg (41861 bytes)  Şekil 2
Fare Th hücrelerinin farklılaşması. Fare Th hücreleri farklı lenfokinleri sentezleyen alt gruplara farklılaşır. Bu aynı zamanda insanlarda da gerçekleşir.

select-3.jpg (44925 bytes) Şekil 3
Efektör mekanizmaların Th1 ve Th2 hücreleri tarafından seçilimi. Ek olarak, lenfokin üretiminine göre Lenfokin üretimlerinin hassasiyetiyle çeşitli efektör yolakların belirlenmesine ek olarak Th1 hücreleri Th2 hücrelerini durdurabilir veya tam tersi olabilir

 

act-1.jpg (77014 bytes) Şekil 4
B ve Th hücrelerinin etkileşiminde rol alan moleküller. Antijen http://www.microbiologybook.org/bowers/ant.jpg B hücreleri tarafından işlenir. Kostimülatörler eksprese edilir. İşlenmiş olan antijen peptit http://www.microbiologybook.org/bowers/ant-pep.jpgMHC sınıf II antijenleriyle etkileşerek sunulur. T hücre MHC antijeniyle birlikte olan peptiti ve kostimülatörleri tanır. T hücre, CD40 ligandını eksprese eder. CD40 ligandı B hücresinin üzerindeki CD40 antijenine bağlanır ve B hücreleri bölünür ve farklılaşır. B hücreleri tarafından antikorlar üretilir.
 

coop-2.jpg (64305 bytes) Şekil 5
Cooperation of cells in the immune responseİmmün yanıtta hücrelerin işbirliği

Antigen-presenting cells (e.g. dendritic cells) present processed antigen to virgin T cells, thereby priming them. Antijen sunan hücreler (ör: dendritik hücreler) işlenmiş olan antijeni naif T hücrelerine sunar ve onları hazırlar. B cells also process the antigen and present it to the T cells. B hücreleri aynı zamanda antijeni işler ve bunları T hücrelerine sunar. They then receive signals from the T cells that cause them to divide and differentiate. T hücreleri kendilerinin bölünmesine ve farklılaşmasına neden olacak sinyaller alırlar. Some B cells form antibody-forming cells while a few form B memory cellsBazı B hücreleri anitkor oluşturan hücrelere dönüşürken bazıları bellek B hücrelerini oluşturur.

 

EKZOJEN T-BAĞIMLI ANTİJENLERİNE KARŞI ANTİKOR YANITTAKİ HÜCRE-HÜCRE ETKİLEŞİMLERİ

Hapten-Taşıyıcı Model

Tarihsel olarak en önemli buluşlardan bir tanesi kompleks bir proteine karşı antikor üretimi için hem T hem de B hücrelerine ihtiyaç duyulduğudur. Bu prosesi anlamamıza yardımcı olan en önemli katkı anti-hapten antikorlarının oluşumuna ilişkin olarak yapılmış çalışmalarla sağlanmıştır. Hapten-taşıyıcı konjugatlarla yapılan çalışmalar şunları ortaya koymuştur:

  • Th2 hücreleri taşıyıcı determinantları tanır ve B hücreleri haptenik determinantları tanır.

  • Hapten-spesifik B hücreleri ve taşıyıcı-spesifik Th hücreleri arasındaki etkileşimler self MHC sınırılıdır.

  • B hücreleri hem antijen tanınmasında hem de antijen sunumunda rol oynayabilirler.


B hücreleri immün yanıtta tek bir pozisyonda yer alır çünkü yüzeylerinde immünoglobulin ve sınıf II MHC moleküllerini eksprese ederler. Bu yüzden de immünoglobulin reseptörlerininki gibi aynı spesifiteye sahip antikor üretebilirler; Ayrıca, antijen sunan hücre olarak da rol oynarlar. Hapten-taşıyıcı konjugat modeli bakımından mekanizma şu şekilde düşünülmektedir: Hapten immünoglobulin reseptörü tarafından tanınır, hapten-taşıyıcı B hücresinin içine taşınır, işlenir ve taşıyıcı proteinlerin peptit fragmentleri yardımcı T hücresine sunulur. T hücresinin aktivasyonu, çözünebilir anti-hapten antikorlarını üretmesi için B hücrelerinin aktif hale gelmesini sağlayan sitokin üretimiyle sonuçlanır. Şekil 4, B hücre-T hücre etkileşimlerini özetlemektedir.

Th2 hücre-B hücre etkileşimi modelinde B hücrelerine taşınan çoklu sinyallerin bulunduğuna dikkat edilmelidir. Sinyalin peptit-MHC molekülünün TCR tarafından tanınmasıyla oluştuğu T hücre aktivasyonu olaylarındaki prosesler B hücreleri için de geçerlidir. Bir antijenin immünoglobulin reseptörüne bağlanması B hücresine bir sinyal gönderir ancak bu yetersizdir. Kositmülatör moleküller tarafından gönderilen ikinci sinyallere ihtiyaç duyulmaktadır; Bunların en önemlisi ikinci sinyalin gönderilmesini başlatmak için B hücre üzerindeki CD40 molekülüne bağlanan T hücre üzerindeki CD40L’dir.


Primer antikor cevabında hücre-hücre etkileşimleri

B hücreleri primer antikor yanıtında en iyi antijen sunan hücre değildir; dendritik hücreler veya makrofajlar daha etkilidir. Bununla beraber bazı minör modifikasyonlarla birlikte yukarıda bahsedilmiş olan hücre-hücre etkileşimlerinden hapten-taşıyıcı modeli aynı zamanda primer antikor yanıttaki etkileşimlere de uygundur (Şekil 5). Primer yanıtta, ilk olarak Th2 hücresi dendiritik hücreler veya makrofajlar tarafından sunulan antijenle karşılaşır.. “Hazırlanmış” olan Th2 hücresi daha sonra antijenle karşılaşmış ve antijenik peptitleri sınıf II MHC molekülleriyle birlikte sunmuş olan B hücreleriyle etkileşime girer. B hücreleri hala daha aktivasyon için iki sinyale ihtiyaç duyar – bir tanesi antijenin yüzey immünoglobulinine bağlanmasıdır ve diğeri de Th2/B hücre-hücre etkileşimi esnasında CD40/CD40 ligand birleşmesidir. Ayrıca, Th2 hücreleri tarafından üretilen sitokinler B hücrelerinin çoğalmasına ve antikor salgılayan plazma hücrelerine dönüşmesine yardımcı olur.


Sekonder antikor cevabında hücre-hücre etkileşimleri

Primer yanıtın sounucunda birçok bellek T ve B hücresi üretilir. BellekB hücrelerinin yüksek afiniteli immünoglobulin reseptörleri (afinite olgunlaşmasına bağlı olarak) bulunur ki, bunlar B hücrelerinin makrofajların veya dendritik hücrelerin gerek duyduğundan çok daha az konsantrasyondaki antijene bağlanmasını ve bu antijeni sunmasını sağlar. Ayrıca, bellek T hücreleri naif T hücrelerinden çok daha kolay aktive olurlar. Bu yüzden B/Th hücre etkileşimleri sekonder antikor yanıtı oluşturmak için yeterlidir. BellekTh hücrelerinin dentrik hücreler veya makofajlar tarafından sunulan antijenle “hazırlanmasına” gerek yoktur (oluşabilmesine rağmen).


Sitokinler ve sınıf değişimi

Aktive edilmiş Th2 hücreleri tarafından üretilen sitokinler sadece B hücrelerinin çoğalmasını ve farklılaşmasını uyarmaz, aynı zamanda üretilecek olan antikor sınıfının da regüle edilmesine yardımcı olur. Farklı sitokinler farklı fonksiyonlara sahip antikorların farklı sınıflandırılmasını uyarır. Bu şekilde antikor cevabı, karşılaşılan patojene uygun hale getirilmiş olur (Ör: IgE antikorları parazitik enfeksiyonlar içindir). Tablo 1’de çeşitli sitokinlerin üretilen antikorun sınıfı üzerindeki etkilerini gösterilmektedir.
 

Sitokin

IgG1

IgG2a

IgG2b

IgG3

IgA

IgE

IgM

IL-4

Uyarır

İnhibe eder

  

İnhibe eder

  

Uyarır

İnhibe eder

IL-5

  

  

  

  

Augment
production

  

  

IFN-gamma

İnhibe eder

Uyarır

  

Uyarır

  

İnhibe eder

İnhibe eder

TGF-beta

  

  

Uyarır

İnhibe eder

Uyarır

  

İnhibe eder

Fare T hücre sitokinleriyle izotip regülasyonu
Berlirli sitokinler belirli antikor izotiplerinin üretimini ya uyarır (yeşil) ya da inhibe eder (pembe). İnhibisyon çoğunlukla farklı izotipe dönüşüm inhibisyonu sonucudur.
 

Tablo 1

 

 

EKZOJEN T-BAĞIMSIZ ANTİJENLERE KARŞI ANTİKOR YANITTA HÜCRE-HÜCRE ETKİLEŞİMLERİ

T-bağımsız antijenlere karşı antikor yanıt hücre-hücre arası etkileşimlere gerek duymaz. Bu antijenlerin polimerik doğası, B hücreleri üzerindeki reseptörlerine antijenin çapraz bağlanmasını sağlar ve B hücrelerinin aktivasyonuyla sonuçlanır. Herhangi bir sekonder yanıt, afinite olgunlaşması veya sınıf değişimi oluşmaz. T-bağımsız antijenlere karşı gelişen yanıtlar CD5+ B hücreleri (aynı zamanda B1 hücreleri de denir) adı verilen CD5- (aynı zamanda B2 hücreleri denir) olan konvansiyonel B hücrelerinden farklı olan B hücre alt grubunun aktivasyonuna ile olmaktadır.

CD5+ (B1) hücreleri

CD5+ hücreleri ontogenezde görülen ilk B hücreleridir. Yüzey IgM eksprese ederler ancak çok az IgD eksperese eder veya hiç IgD eksprese etmeyebilirler ve ilk olarak IgM antikorlarını en az somatik olarak mutasyon geçirmiş germ hattı hücrelerinden üretirler. Bu hücreler tarafından üretilen antikorlar düşük afinitelidir ve genellikle polireaktiftirler (birçok antijene bağlanırlar). Serumdaki IgM’nin en çoğu CD5+ B hücrelerden oluşur. CD5+ B hücreleri hafıza hücrelerini oluşturmaz. Bu hücrelerin önemli bir özelliği kemik iliğinden yenisi ile değişmek zorunda olan konvansiyonel B hücrelerinin aksine kendilerini yenileyebilmeleridir. CD5+ B hücreler periferal polisakkaridler olan birçok bakteriyel patojene karşı temel savunmayı oluştururlar. Bu hücrelerin immünitedeki önemleri T hücre defekti olan kişilerde birçok bakteriyel patojene direncin olmasıyla gösterilmiştir.

ctl-8.jpg (76712 bytes)  Şekil 6
CTL hücreleri antijene yanıt olarak farklılaşmak zorundadır. Fonksiyonel sitotoksik T lenfositlerine farklılaşmak için pre-CD8+ CTL’lerin iki farklı sinyal alması gerekir. İlki, MHC-I eksprese eden hücreler tarafından sunulan antijeni tanımaları gerekir ve ikincisi sitokinlerle uyarılmaları gerekir. IL-2, interferon-gama ve diğerleri CD4+ yardımcı T hücreleri tarafından sınıf II MHC eksprese eden antijen sunan hücrelerle etkileşimleri sonucu üretilirler. Bu iki sinyalin sonucunda pre-CTL aynı antijeni taşıyan hedef hücreleri lize edebilen aktif CTL’ye dönüşür.
Adapted from Abbas, et. al. Cellular and Molecular Immunology. 3rd Ed., p. 292.

 

 

Şekil 7
CTL’ler tarafından hedef hücrelerin Fas- ve TNF- aracılı olarak öldürülmes
 

 

 

 

 

IV.

HÜCRE ARACILI İMMÜNİTEDE HÜCRE-HÜCRE ETKİLEŞİMLERİ – SİTOSOLDEKİ ENDOJEN ANİTJENLERE YANITTA TC HÜCRELERİN OLUŞUMU

Sitotoksik T lenfositler timustan çıktıklarında tam olarak olgun değildirler. Antijeni tanıyan fonksiyonel bir TCR’leri vardır ancak hedef hücreyi lize edemezler. Tamamen fonksiyonel efektör Tc hücrelerine dönüşmeleri gerekmektedir. Sitotoksik hücreler “pre-CTL” formundan iki sinyalle farklılaşırlar:

  • Uyarıcı hücre üzerinde, sınıf I MHC’de spesifik antijen

  • Th1 hücreleri tarafından üretilen sitokinler, özellikle IL-2 ve IFN-gama. Bu Şekil 6’da gösterilmiştir.


CTL-aracılı lizisin özellikleri

  • CTL ile öldürme antijen spesifiktir. CTL tarafından öldürülmesi için hedef hücrenin pre-CTL farklılaşmasını başlatan aynı sınıf I MHC-ilişkili antijeni taşıması gerekir.

  • CTL ile öldürme hücre temasını gerektirir. CTL’ler hücre yüzeyindeki MHC molekülüyle ilişkili hedef antijeni tanıdıklarında öldürmeye başlarlar. Hedef MHC-antijeni taşımayan komşu hücreler etkilenmezler.

  • CTL’ler hedef hücreyi lize ettiklerinde zarar görmezler. Herbir CTL sırayla birçok hedef hücreyi öldürebilme yeteneğindedir.


CTL-aracılı öldürme mekanizması

CTL’ler hedef hücreleri öldürmek için birçok mekanizma kullanırlar, bunların bazıları direkt hücre-hücre etkileşimine ihtiyaç duyar ve diğerleri belirli sitokinlerin üretimiyle gerçekleşir. Bütün bu mekanizmalarda hedef hücrenin ölümü apoptozla gerçekleşir.

  • Fas- ve TNF-aracılı öldürme (Şekil 7)
    Oluşturulan CTL’ler yüzeylerinde Fas ligandı eksprese eder etmez, hedef hücreler üzerindeki Fas reseptörlerine bağlanır. Buna ek olarak, CTL’ler tarafından salgılanan TNF-α hedef hücre üzerindeki TNF reseptörlerine bağlanabilir. Fas ve TNF reseptörleri çok yakın reseptör ailelerindendir, reseptörleriyle trimer oluşturmak için ligandlarıyla karşı karşıya gelirler. Bu reseptörler aynı zamanda reseptörün sitoplazmik kısmında ölü domainleri de içerir, bunlar trimerizasyondan sonra hedef hücrede apoptozu uyarmak için kaspazları aktive edebilirler.

  • Granül-aracılı öldürme (Şekil 8)
    Tamamen farklılaşmış olan CTL’lerin perforin ve granzimleri içeren birçok granülü vardır. Hedef hücrelerle iletişime geçmesi üzerine perforin salınır ve be hedef hücre membranında kanallar oluşurmak üzere polimerize eder. Serin proteazlar olan granzimler bu kanallar vasıtasıyla hedef hücreye girer ve hedef hücrede apoptoza sebep olacak olan kaspazları ve nükleazları aktive ederler.
     

 
Şekil 8
Hedef hücrenin CTL ile parçalanma mekanizmaları
 

ctl-10a.jpg (37761 bytes)  1. CTL perforin monomerlerini degranüle eder ve çevreye serbest bırakır. Perforini poliperforin kanalları oluşturmak için polimerize eden enzimler de salınır ve bunlar Ca++ ile birlikte hedef hücrenin membranında kanal oluşumunu katalizlerler

ctl-10b.jpg (39466 bytes)   2. CTL aynı zamanda perforin kanalarından geçip hedef hücreye zarar veren parçalayıcı enzimleri ve toksinleri de salgılayabilir.

ctl-10c.jpg (37919 bytes)  3. TNF alfa ve TNF beta gibi sitokinler CTL veya yakındaki bir makrofajdan salınırlar. İnterferon gamma da CTL’lerden veya diğer yakın lenfoid hücrelerden salınabilir. Bunlar hedef hücre üzerindeki reseptöre bağlanarak apoptozu başlatırlar.

 

 



 

 

macro-5.jpg (45039 bytes) Şekil 9
Makrofajlar immün sistemde T ve B hücre immünitesi başlamadan önce temel rol oynarlar. Makrofajlar antijenleri işler ve daha sonradan daha fazla sitokin üretimini içeren birçok fonksiyonu yerine getirmesi için makrofajları aktive eden lenfokinleri salan T hücrelerine sunarlar.
 

macro-7.jpg (40710 bytes) Şekil 10 Makrofaj aktivasyonu birçok sitokinin ve diğer faktörlerin etkilşimi sonucu oluşur.

Yolak 1’de, TNF-alfa, interferon gama ve sitokin üretimini başlatan bakteriyel bileşenlerle etkileşimi sonucu aktive olan makrofajlardan salınır. Bu tip bir aktivasyon başlatıcıya örnek bakteriyel bir bileşen lipopolisakkarittir. 1. Yolaktan TNF-alfa 2. yolaktaki interferonla aktive olmuş makrofajın nitrik oksit üretmesine neden olur.

 

 

HÜCRESEL İMMÜNİTEDE HÜCRE-HÜCRE ETKİLEŞİMLERİ – VEZİKÜLLERDEKİ ENDOJEN ANTİJENLERE KARŞI YANITTA MAKROFAJLARIN AKTİVASYONU

Makrofajlar immün sistemde merkezi rol oynarlar. Şekil 9’da gösterildiği üzere, makrofajlar şunların içinde yer alır:

  • Doğal immün sistemin bir kısmı olan ilk savunmada

  • Th hücrelerine antijen sunumunda

  • Birçok efektör fonksiyonda (ör: sitokin üretimi, bakterisidal ve tümörisidal aktiviteler).

Hatta makrofajlar sadece immünitede önemli rol oynamazlar aynı zamanda dokuların reorganizasyonunda da önemlidirler. Ancak, potent aktivitelerinden dolayı makrofajlar dokulara zarar da verebilir. Tablo 2’de makrofajların immünitedeki ve inflamasyondaki birçok fonksiyonu özetlenmiştir.
 

 

Enflamasyon– Ateş

Şunların üretimi:
IL-6, TNF alfa, IL-1 – pirojen olarak rol alır.
 

Doku zararı

Hidrolaseshidrolazlar, hidrojen peroksit üretimi
Kompleman C3a
TNF alfa üretimi
 

İmmünite

Aktive olacak olan lenfositlerin seçimi:
IL-12, Th1 aktivasyonu ile sonuçlanır.
IL-10, Th2 aktivasyonuyla sonuçlanır.

Lenfositlerin aktivasyonu:
IL-1 üretimi
Antijenin işlenmesi ve sunumu
 

Antimikrobiyal fonksiyon

Oksijen-bağımlı olarak üretilen:
hidrojen peroksit
süperoksit
hidroksil radikal
hipoklorik asit

Oksijen-bağımsız olarak üretilen:
asit hidrolazlar
katyonik proteinler
lizozimler
 

Dokuların reorganizasyonu

Birçok faktörün salgılanması:
Parçalayıcı enzimler (elastaz, hiyaluronidaz, kollajenaz)
Fibroblast uyarıcı faktörler
anjiyogenezin uyarılması
 

Anti-tümör aktivitesi

ToxicfactorsToksik faktörler
HydrogenperoxideHidojen peroksit
Complement C3aKompleman C3a
ProteasesProteaz
ArginaseArjinaz
Nitric oxideNitrik oksit
TNF alphaTNF alfa
 

Tablo 2

 

Bu makrofaj fonksiyonlarının birçoğu sadece aktif makrofajlar tarafından yapılabilir. Makrofaj aktivasyonu, dinlenme halindeki makrofajlar tarafından gerçekleştirilemeyen bazı fonksiyonları aktif makrofajın yerine getirmesini sağlayan birçok gen ürünün ekspresyonundaki kantitatif değişiklikler olarak tanımlanabilir.

Makrofaj aktivasyonu Th1 hücrelerinin önemli bir görevidir. Th1 hücreleri makrofaj gibi bir APC ile aktive edildiğinde, makrofajları aktive etmek için gerekli olan iki sinyalden birisi olan IFN-γ salarlar. Bakterilerin lipopolisakkariti (LPS) veya bakteriyel ürünlere maruz kalan makrofajlardan salınan TNF-α ikinci sinyali gönderir (Şekil 10).

Makrofajların yer aldığı efektör mekanizmalar şunları içermektedir:

  • Apoptozu uyarabilen TNF-α

  • Nitrik oksit ve diğer reaktif azot ara ürünleri

  • Reaktif Oksijen ara ürünleri

  • Katyonik proteinler ve hidrolitik enzimler


Th1 hücreleri tarafından makrofajların aktive edilmesi farklı patojenlere karşı korunmada çok önemlidir. Örneğin, Pneumocystis carinii bir ekstraselüler patojen olup normal bireylerde aktif makrofajlarla kontrol edilirler; Ancak AIDS hastalarında en yaygın ölüm sebeplerinden olması Th1 hücre eksiklikleri olmasından kaynaklanmaktadır. Benzer şekilde Mycobacterium tuberculosis veziküllerde bulunan bir patojen olup aktive edilmedikleri sürece makrofajlar tarafından etkili bir şekilde öldürülemezler; bu yüzden de bu enfeksiyon AIDS hastalarında bir problemdir.
 

 

HÜCRESEL İMMÜNİTEDE HÜCRE-HÜCRE ETKİLEŞİMLERİ – NK HÜCRELERİNİN AKTİVASYONU

Aktif Th1 hücreleri tarafından üretilen sitokinler, özellikle IL-2 ve IFN-γ, aynı zamanda lenfokinle aktive olmuş öldürücü hücrelere (LAK hücreleri) dönüşmesi için NK hücrelerini aktive eder. LAK hücreleri, virüsle enfekte olduğunda veya tümör hücrelerini non-MHC-sınırlı bir şekilde öldürebilir. Bunun yanında, hedef hücrelerin NK ve LAK hücrelerinde öldürülmeye duyarlılıkları MHC sınıf I moleküllerinin ekspresyonuyla ters orantılır (doğal immünite bölümüne bakınız). NK ve LAK hücrelerinin hedef hücreleri öldürmek amacıyla kullandıkları efektör mekanizmalar CTL’lerin kullandığıyla benzerdir (örn: perforin ve granzimler). NK ve LAK hücreleri aynı zamanda antikorla kaplı hedef hücreleri ADCC ile öldürebilmektedir.
 

 

 



 

 

   

Mikrobiyoloji ve İmmünoloji On-line, İMMÜNOLOJİ Bölümüne Dönünüz

 


This page last changed on Thursday, March 31, 2016
Page maintained by
Richard Hunt