x | x | ||||
BAKTERIYOLOJİ | İMMÜNOLOJİ | MYCOLOGY | PARASITOLOGY | VİROLOJİ | |
|
|||||
En Español | |||||
SHQIP - ALBANIAN | |||||
Let us know what you think FEEDBACK |
|||||
SEARCH | |||||
BU BÖLÜM ÇEŞİTLİ KISIMLARINDA SONRAKİ BÖLÜME GİTMEK İÇİN YUKARIDAKİ NEXT >>
düğmesini kullanın DİĞER HIV VE AIDS BÖLÜMLERİ İÇİN
LİNKLER BU sayfanın alt kısmında |
|||||
WEB RESOURCES
|
Çiçek hastalığına karşı etkili bir aşı geliştirildiğinden beri;
virüslerden kaynaklı birçok hastalık artık önemli bir halk sağlığı problemi
değildir veya insidansı oldukça azalmış durumda. AIDS hastalığına neden olan
ajanın da virüs olduğunun öğrenilmesi başlangıçta yakın zamanda bu ajana karşı
koruyucu bir aşının geliştirilebileceğini düşündürmüştür. Ancak AIDS epidemileri
25 yıldır bizimle ve birçok klinik deneye karşın hala etkili bir aşı bulmuş
değiliz. HAART tedavisinden bu yana tüm hastalarda olmasa da birçok hastada AIDS
kontrol edilebilir bir hastalık. Ama bizim gördüğümüz kadarıyla AIDS
hastalarının bir tedavi rejimiyle tedavi edilebilmesi küçük bir umut. Nötralizan
bir aşı diğer viral hastalıklarda olduğu gibi HIV enfeksiyonunu durdurmak için
en iyi seçenek.
1. Bu aşı sterilizan bir immünite sağlamalı. Hem virüs hem de virüsle enfekte hücreleri hedef almalı. Viral enfeksiyonlara karşı humoral yanıtlar çoğunlukla sitotoksik T lenfosit yanıtlarına göre daha yetersiz/dar spektrumlu oluyor. 2. Eğer bu hedef başarılamazsa; HIV replikasyonunun başlangıç oranını azaltmalı, daha düşük viral yük sağlayarak daha iyi bir başlangıç noktası sağlamalı ve böylece uzun dönemli non-progresyon sağlamalı. Doğal olarak düşük viral yük ile başlayan hastalar hem hastalık oluşturmuyor, hem de ilerleme hızı yavaş oluyor. Viremiyi azaltarak kanda ve semende viral yükün az olması sağlanmalı ve böylece transmisyon riski azaltılmalı. Terapatik aşılar Bu aşılar önceden enfekte olan hastaların immün sistemini
desteklemek için geliştiriliyor. Koruyucu aşılar Koruyucu aşıları geliştirmedeki en büyük problem; koruma ile ilişkili immün yanıtlar hakkında çok az şey bilmemiz. Bilindiği gibi; çok miktarda virüse maruz kalan hastaların çok az bir kısmının enfekte olmadığı görülmüş. Bu immünolojik korunma nın mümkün olduğu anlamına geliyor. Başlangıçta, maruziyetten sonra, T4 helper hücrelerini infekte
ederek yüksek düzeyde viremi oluşur ve lenfoid sisteme dissemine olur. Mutlak
olarak; bu başlangıç viremi evresi kontrol edilerek HIV e özgü CD8+ T
lenfositler üretilir. HIV ile ilişkili antikorlar da erken enfeksiyon döneminde
mevcuttur, ancak nötralizan antikorlar sadece viremi kontrol altına alındıktan
sonra ortaya çıkarlar. Asemptomatik faz 8-10 yıl sürer.
Bununla birlikte, hastalığın ilk gidişatı HIV'e karşı iyi bir sitotoksik T-hücre aracılı bağışıklık cevabı oluşturulabilir ve virüs tamamen olmasa da dolaşımdan temizlenebileceğini göstermektedir. Dahası, tamamen virusu temizlemiş sterilizasyon göstermiş bağışıklık mümkün olduğunu birden çok kez HIV-1 maruz kalmış nadir kişiler vardır. Bu hastalarda, antikorlar, gp120'nin korunmuş kısımları, özellikle de CD4 bağlanma sitesine karşı (beklendiği gibi) yönlendirilir ve güçlü bir hücresel immün yanıt oluştururlar.
|
||||
WEB RESOURCES International AIDS Vaccine Initiative
|
KORUYUCU ANTI-HIV AŞILARININ DURUMU Subunit aşılar Aşılar saflaştırılmış proteinler kullanarak hücre aracılı yanıtı
uyarmazlar; aksine nötralize edici antikorları uyarırlar. Yakın zamana kadar,
çoğu anti -hiv aşıları bu katagori içine girdi. Rekombinant proteinlerden (ör.
gp160, gp41 yada gp120) oluşan alt ünite aşıları çözünür formda bulunur. Hücre
aracılı yanıt ihtiyacından dolayı, in situ olarak tek tek yapılan proteinler
için genler, rekombinant vektörlerden eksprese edilmiştir (aşağıya bakınız). Bu nedenle, söz konusu glikoprotein bazlı alt ünite aşıları,
diyebilirizki; Tümü güvenli! Hiçbiri muhtemelen çalışmamış! Bununla birlikte,
HIV gp120 veya gp41e karşı nötralize edici antikorların arttırılabiceği açıkca
görülmektedir.
Hücre aracılı immunite Çözünür proteinler ve koruyucu nötralize edici antikorların
ortaya çıkartılması çok az başarılı olduğu için, aşı araştırmacıları hücre
aracılı yanıta döndü. Aslında, enfeksiyondan kısa süre sonra hastada HIV
virionlarının büyük düşüşü humoral yanıttan ziyade sitotoksik T-hücrelerinin
sonucudur. Ayrıca, rhesus maymunlarında CD8 lenfositlerinin azalması
hücre-aracılı bağışıklığın önemini vurgulayan SIV bağışıklık kontrolünü durdurur.
Bu nedenle, yeni aşı girişimleri HLA molekülleri ile birlikte hücredeki HIV
epitopları ve serbest vrionlardan ziyade enfekte hücreleri yok etmek için
çalışır.
|
||||
Hayvanlarda bütün (ölü) virus aşıları SIV/ Macaque modeli ile ilk çalışmalarda, tüm virüs aşıları kullanılmıştır. Daha sonraki çalışmaların beklenen korunmanın aşı hazırlanmasında ve virüsün kendisinin spesifik yanıtından ziyade değişen virusta hücresel proteinlere yanıta bağlı olduğunun görünmesine rağmen bu koruma sağlayacak gibi görünüyor. Başlangıç şempanze çalışmaları tüm virüs preparatları kullanıldı ve biraz koruma gösterdi. Ancak bu deneyler başarı için tasarlanmıştır. Şempanzeler virüsun öldüren laboratuvar suşu ile aşılanmış ve aynı suşdan değişmiş intravenöz verilen küçük dozlarla antikor üretimi zirve yapmıştır. Rektal veya vajinal bağışıklık olmadığı belirleniyor ve koruma sadece HIVın aynı suşunun imünojen olarak kullanıldığında genişliyor. Açıkçası, başarılı bir aşı normal bir enfeksiyon sırasında sayısız artan HİV suşlarına karşı koyabilmeli yada virüsün ilk enfeksiyöz virionlarını nötralize edebilmeli. Virusun sayısız suşuna karşı antikor oluşturmak için öldürülmüş virüslerden oluşan çok komplek bir aşı gereklidir. Ek olarak, hiçbir mukozal bağışıklık ortaya çıkmadığı için bu aşı türü profilaktik olsa bile, kuşkuludur. Erken tüm virüsü içeren aşı çalışmaları sinsityum-uyaran virüs
ile yapıldı (X4 ko reseptörüne bağlanan ve hastanın geç infeksiyonunda bulunan)
ama şimdi biliyoruz ki sinsityum oluşturmayan, makrofaj-tropik virüsler infektif
formudur. Açıktır ki, sinsityum oluşturmayan virüsdeki ilk infeksiyona karşı
hareket eden aşı yapılmalıdır (R5 ortak reseptörüne bağlanan). Girişimler bunu
yapmak için yapılmıştır ama birincil HIV izolatlarında bir sorun vardır çünkü
onlar protein içinde duyarlı epitopları gömerek antikorlardan kendi
nötralizasyon sitelerini gizleme de çok daha iyi gibi görünüyor. Bununla
birlikte, bu kritik korunmuş epitoplar virüs yaşam döngüsüne günün birinde maruz
kalabilir örneğin, virüs füzyon yapısına maruz kaldığı zaman onun reseptörlerini
bağlar. Bir araştırmada, hücrelerin bu füzyon yapısı yakalamak için virüs-hücre
füzyonu başlama noktası formaldehid ile sabitlendi. Bunu yapmak için, primer HIV
izolatı yüzey glikoprotein ifade etsin diye maymun fibroblastları oluşturuldu.
CD4 antijeni ve CCR5 ko-reseptörü her ikiside insan hücre kültür serilerinde
ifade etsin diye yapıldı Karıştırma işleminden sonra birbirine bağlı iki tür
hücre, füzyon epitopu yakalamak için sabitlenmiş ve farelerde antikor yapmak
için kullanılmıştır. Farelerde 24 primer isolatın 23ünü nötralize ederek
üretilen antikorlardır ki bunların çoğu sinsityum içermez.
|
|||||
Zayıflatılmış Virus Aşıları On yıldan dahada uzun süre önce, canlı zayıflatılmış aşı,
SIVe karşı Macaque maymunları korumak için bulundu. Tüm aşılanmış hayvanlar
korundu, tüm kontroller öldü. Bu hücre aracılı bağışıklığın önemini teyit
etmektedir. İnsan popülasyonunda, her zaman uzun vadeli HIV infeksiyonundan
kurtulanlar fenomen olmuştur. Neden bazı insanlar çoğukez virüsle temas
ettiğinde (örneğin hayat kadını yada seçici olmayan kişiler) uzun süre
antikor yanıtı göstermeden hayatta kalıyorda bazıları antikor yanıtı
gösteriyor açık değildir, ancak bu insanların bazıları çok güçlü bir
anti-HIV hücre-aracılı yanıta kanıt gösterebilir. İn vitro HIV replikasyonu için NEF gerekli değildir ve gerçekte, yüksek mutasyon oranı, in vitro olarak okuma çerçevesinin kapanmasına neden olur. Bununla birlikte, NEF in vivo enfeksiyon üretmek için önemlidir çünkü, kapalı NEF okuma çerçeveli virüs bir şempanzeyi enfekte etmek için kullanıldığı zaman, okuma çerçevesi açılır. NEF silinmesi ile zayıflatılmış HIV iyi bir potansiyel aşı olacağı fikrine yol açmıştır. Nokta mutasyonundan ziyade silinme mutasyonu gereklidir çünkü silinme mutasyonunun bastırılması daha az olasıdır ve bu nedenle, öldürücü doğal tip forma zayıflatılmış virüsun geri dönmesi daha az problem olmalıdır. SIVin NEF silinme mutantlarının hastalığa neden olmadan
maymun AIDS'ine karşı maynunları çok etkili koruduğu tespit edilmiştir.
Bununla birlikte, doğal NEF/LTR silinme mutantı kan nakli ile buna maruz
kalan insanlar için patojen olduğu görülmüştür. Başlangıcı daha sonra yabani
tipte virüs ile olmasına rağmen immunsupresyonla sonuçlandı. Rekombinant Aşılar HLA molekülleri bağlamında sunulan antijeni ve hücre aracılı yanıtı artırmak amacıyla, patojenik olmayan bir vektörde HIVden bir gen (ya da genleri) içeren rekombinant aşılar geliştirilmiştir. Kullanılmış olan vektör aşısı, çiçek aşısı olarak kullanılan canlı virüstür. Aşı üretimi için kullanılan aşı suşu Ankara suşudur, daha da zayıflatılmaktadır. Bu çiçeğe karşı çok etkili olduğundan binlerce insan yüksek güvenlik seviyesinde aldığı anlamına gelir. HIV genlerini ihtiva eden Ankara aşısı bazlı anti-HIV aşısı hem humoral hemde hücre aracılı bağışıklığı ortaya çıkarır ve hayvanlarda etkili görünür. Ne yazık ki, insanlarda sonuçları daha az iyimser görünüyor. Aşı sadece anti-HIV aktivitesi ile sınırlıydı belki çoğumuz aşılama sonucu bağışıklığa sahibiz. Zayıflatılmış aşı suşları gibi, bağışıklığı baskılanmış kişilerin popülasyonu sayesinde canlı rekombinant virüs aşılarının yayılabilme sorunu da var. Başka bir vektör olan, canarypoks, HIV rekombinant aşısı temeli olarak kullanılmıştır. Aynı şekilde, uzun ömürlü bir hücre aracılı cevabın sınırlı bir gelişme gösterdiği test edilmiştir. Bir çalışmada (2007), bir canarypoks aşısı hastanın bağışıklık tepkisini artırmak için interleukin-2 uygulanması ile birlikte test edilmiştir. Sözkonusu HIV pozitif ve HAART ile tedavi edilen. Araştırmacılar aşının, ALVAC vCP1452, antiretroviral tedavi kesildikten sonra insanların kanlarında düşük seviyedeki HIVi koruduğunu belirlemek istediler. Aşı birbirinden farklı HIV-1 geni içermektedir: gp120, MN HIV-1 suşunun env geninin bir parçasını ifade eder; HIV-1 suşu LAIın gp41 sabitlenen transmembran alanı; HIV-1 suşu, LAIın gag genini p55 poliproteini ifade eder; LAI, HIV-1 suşundan p55 gag poliproteini işlemek amacıyla pol gen ekspresyonu proteaz aktivitesinin bir parçası; Buna ek olarak, HLA-A2-sınırlı sitotoksik T-hücresi lenfosit epitopları pol ve NEF peptidleri eksprese eden genler bulunmaktadır. İki aşı kodlama dizilerinin RNA translasyonu ve HIV-1 proteinlerinin ekspresyonunu artırmak için bir vektör içinde mevcut bulunmaktadır. Ne yazık ki, tedavi ve plasebo grubu arasında bir fark yoktu. Başka bir olası vektör replikasyon defektif adenovirüstur ve bununla daha iyi yanıt alınacak gibi görünmektedir. Bu virüsler, hücreleri enfekte edebilir ve ifade edilir ama projen virionları oluşturmaz. Bazı aşılar her tür nef, gag ve pol gibi farklı HIV proteinleri kapsayan, birden fazla virüs içerebilir. Bunlar hayvan modellerinde koruma sağlar, ancak bu tür modeller, insan AIDSi için ne kadar alakalı olduğu sorusu her zaman vardır; Gerçekten, hayvan modellerinde geçmiş deneyim daha sonra insan denemelerine fırlayan bir sürü umut sunabileceğini göstermiştir.
|
|||||
|
|||||
|
|||||
HIV Bölümlerine Dönünüz Mikrobiyoloji ve İmmünoloji On-line, Viroloji Bölümüne Dönünüz
|
|||||
|
|||||
|