x x

 INFECTIOUS DISEASE

BAKTERIYOLOJİ IMMUNOLOGY MYCOLOGY PARASITOLOGY VIROLOGY

TURKISH

 

BAKTERİYOLOJİ - BÖLÜM ONÜÇ-KISIM 2

STAFİLOKOKLAR


Dr. Alvin Fox
Emeritus Professor
University of South Carolina School of Medicine
Columbia
South Carolina

Çeviren.
Prof. Dr. Mustafa Demirci

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İzmir, Türkiye

 

SLOVAK

SPANISH
ALBANIAN
 
SEARCH
Let us know what you think
FEEDBACK
  
Logo image © Jeffrey Nelson, Rush University, Chicago, Illinois  and The MicrobeLibrary

 

ANAHTAR KELİMELER
S. pneumoniae, Diplococcus, Pnömokok, Otolizin, Safrada erime deneyi, Optokin duyarlılık, Kapsül, Kapsül şişme deneyi reaksiyonu, Staphylococcus aureus, Staphylococcus epidermidis, Koagülaz pozitif, Koagülaz negatif, Alfa, Beta, Gama ve Delta sitotoksinler, Lökosidin, Lipaz, Eksfolyatin, Enterotoksin, Toksik şok sendromu, Toksik şok toksini, Protein A,
 


  Şekil 1a; Staphylococcus aureus - MRSA dirençli kokoid prokaryot (bölünme); gıda zehirlenmesi, toksik şok sendromu, deri ve yara enfeksiyonları (haşlanmış deri sendromu, kızıl, erizipel, impetigo v.b.) neden olur. © Dennis Kunkel Mikroskopi, Inc. izni ile kullanılmıştır.

 

staph2.gif (14186 bytes) Şekil 1b; Staphylococcus aureus (Gram pozitif) © Copyright Dr Linda M Stannard 1996. izni ile kullanılmıştır.

staph-orange.jpg (478200 bytes)  Şekil 1c; Staphylococcus aureus - Akridin-oranj lökosit sitospin testi. © Bristol Biyomedikal Görüntü Arşivi izni ile kullanılmıştır.

 

staph-impetigo.jpg (451762 bytes) Şekil 2; Stafilokokal enfeksiyon: İmpetigo © Bristol Biyomedikal Görüntü Arşivi. izni ile kullanılmıştır

Şekil 3; Staphylococcus aureus bakterilerinin neden olduğu alında impetigo lezyonları. CDC

 

 

cdc-rely.jpg (45994 bytes)  Şekil 4; Rely tampon kutusu. Toksik şok sendromu salgını ile ilişkili. CDC

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Şekil 5b; Metisilin dirençli Staphylococcus aureus'un nden olduğu ayakta bir deri apsesi. CDC

Şekil 5c; MRSA nedeniyle deri apsesi. CDC

Şekil 5d; MRSA nedeniyle deri apsesi. CDC

Şekil 5e; MRSA nedeniyle deri apsesi. CDC

 

 

 

 

 

staph-epi.jpg (60125 bytes) Şekil 6; S. epidermidis, IVCs (Damar yolu kateteri) olan hastalarda kan akımı enfeksiyonlarının en sık nedeni © Nancy Khardori ve Mahmud Yassien Southern Illinois Üniversitesi Tıp Fakültesi, Springfield, Illinois ve MicrobeLibrary

Stafilokoklar fakültatif anaeroblardır. Gram pozitif boyanır - üzüm kümeleri meydana getirir gibi görülür ve katalaz pozitiftir. Tüm insanlarda deri ve burunun normal florasının önemli bileşenleridirler.

STAPHYLOCOCCUS AUREUS

Staphylococcus aureus (Şekil 1), fırsatçı hastane ve toplum kökenli enfeksiyonların yaygın nedenlerinden biridir. Bu enfeksiyonlar arasında pnömoni, osteomiyelit, septik artrit, bakteriyemi, endokardit, apse / çıban ve diğer cilt enfeksiyonları (Şekil 2 ve 3) bulunur. S. aureus, Metisiline dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) enfeksiyonlarının artmış insidansı nedeniyle yeniden şöhret kazanmıştır.
 

Patogenez

Gıda zehirlenmesi

S. aureus gıda zehirlenmesine neden olan bir dizi (A, B, C ve D) enterotoksinler üretir. S. aureus suşlarının, yaklaşık üçte biri ile yarısı arasında bir oranı, ısıya stabil ve pişirme (30 dakika kaynama) ile etkisini sürdüren enterotoksin üretebilir. Bu toksinler bağırsak proteazları tarafından proteolize edilmeye dirençlidirler.

Gıdalar insan temasıyla geçen organizma ile kontamine olur, burada üreyen bakteriler enterotoksin üretirler. Organizma kontamine yiyecek alımıyla hastayı "enfekte"; genellikle önceden üretilen toksinler belirtilere neden olurlar, bunlar:

  • kusma

  • mide bulantısı

  • ishal (Sulu ve kanlı değildir, dehidratasyona neden olabilir)

  • karın ağrısı

Ateş görülmez.

Hastalığa sadece toksin dahil olduğundan, belirtilerin başlangıcı birkaç saat içinde oluşur ve iyileşme gün içinde gerçekleşir. Antibiyotik tedavisi, belirtilere bakteriler doğrudan dahil olmadığından (pişirme sonucu veya herhangi bir şekilde ölmüş olabilir), endike değildir.

Süperantijen yapısında olan enterotoksin sitokin üretimine, T hücre aktivasyonuna ve nötrofil infiltrasyonunu ile villus hücrelerinin kaybına yol açar. Enflamatuar aracıların salınması karakteristik, kusma ilişkili S. aureus gıda zehirlenmesine neden olabilir.

Enterokolit

Enterokolit belirtileri gıda zehirlenmesi (sulu ishal ve karın ağrısı) biraz benzer ama aynı zamanda ateş vardır. Ayrıca enterotoksin A ve bir lökotoksin üretilir. Geniş spektrumlu antibiyotiklerin hastalarda kullanılması, normal bakteri florasının baskılanması ve S. aureus (neredeyse herkesde var) üremesinin artması, nedeniyledir. Bakteri, dışkı örneklerinde tespit edilebilir.

Toksik şok sendromu

Toksik şok sendromuna, toksik şok sendromu toksini üreten S. aureus suşlarının enfeksiyonu neden olmaktadır. Bakterilerin bir yarada hızla çoğalmasıyla ilişkili olabilir. S. aureus enfeksiyonunun, toksik şok sendromunun nedeni olduğu bilinmekle birlikte, ancak 1980'li yıllarda halk içinde özellikle belirgin hale geldi buna da (Şekil 4) "Rely:bir tür tampon" gibi belirli tamponlar kullanımından sonra görülmesi neden olmuştur. Bakteri tampon içinde hızla üremeyi başarabilir, dokulara yayılmazlar ancak vajina içinde bulunabilir. Bununla birlikte, toksin yayılmaktadır ve klinik özelliklerden sorumludur. Bu sendromun belirtileri:

  • ateş

  • maküler erythrematous döküntü

  • deskuamasyon (vücudun her yerinde)

  • kusma

  • ishal

Toksik şok sendromu toksini, sitokinlerin üretimi, vasküler sızıntı ve hücre toksisitesi ile sonuçlanan bir superantijen özelliklerine sahiptir. Bu sendrom çoklu-organ yetmezliği sonucu hipervolemik şok ve ölüme yol açar. Toksik şok sendromu nedeninin tesbit edilmediği yıllarda, ölüm oranı yüksekdi ama şimdi yaklaşık %5'ini oluşturmaktadır. Hasta uygun antibiyotik ile tedavi edilmediği takdirde tekrarlayan (rekürrens) hastalık olabilir.

Toksik şok sendromu toksini, çoğunlukla menstruasyon ile ilişkili toksik şok sendromuna katılırken, Enterotoksin B daha çok menstruasyon ile ilişkili olmayan toksik şok sendromunda yer almaktadır.

Haşlanmış deri sendromu (Ritter hastalığı, pemfigus neonatorum) ve büllöz impetigo

S. aureus nin az bazı suşları eksfoliatif toksinleri (A ve B) üretirler ve her iki toksin bebekler ve küçük çocuklarda nadiren erişkinlerde haşlanmış deri sendromu veya büllöz impetigoya neden olabilirler. Serin preteaz yapısında olan bu toksinler, epitel hücrelerini birarada tutmaya yarayan bağlantı yapıları olan dezmozomlarda bulunan bazı prtoteinleri sindirebilirler. Örneğin, desmoglein denilen dezmozom protein, stratum granulosum epidermis hücreleri arasında sindirilir. Hastalık genellikle koruyucu nötrleştirici antikorların oluşumu sonucu iyileşir. Eksfolyatif toksinler aynı zamanda süperantijenlerdirler.

Büllöz impetigo genellikle yenidoğan bebeklerde ve küçük çocuklarda görülen S. aureus hastalığının hafif şeklidir. Hastalık, büyük, gevşek büller ile kendini gösterir ve stratum korneumu epidermisin geri kalanından ayıran eksfoliatif toksin A ve B üretebilen S. aureus faj grup II'ye ait suşlara atfedilir. Hastalığının daha yaygın (impetigo vakalarının yaklaşık %10 temsil eder) ve daha hafif formu olan bu tablo büllöz impetigodan farklıdır. Bülloz impetigoda veziküller rüptüre olmadan önce gevşek bül içine büyürler. Maruz kalan deri yüzeyi, önce nemli ve kırmızı olan, küçük bir yanık alanına benzer. İnce, açık kahverengi "vernik gibi" kabuk sonra gelişir. Haşlanmış deri sendromu ile ilgili durumun aksine, bakteri bül sıvısı kültüründe üretilebilir ve Nikolski belirtisi yoktur.

Aynı stafilokok suşlarının neden olduğu büyük deri tutulumu olan hastalığının daha şiddetli formu stafilokoksik haşlanmış deri sendromu olarak bilinir. Bu da genellikle genç çocukları etkilemektedir. Hastalık lokal peri-oral eritem ile başlar ve bütün vücuda yayılır ve ilerleyen gevşek büllerin rüptürü, geniş bir üçüncü derece yanığa benzeyen yaygın cild soyulmasıyla sonuçlanır. Bül sıvısından üretilebilen hiçbir organizma olmaması bülün toksin sonucu oluştuğunu bakterilerin direk etkisiyle oluşmadığının bir belirtisi kabul edilir. Görünüşte normal deri üzerinde hafif bir basınç uygulayarak sürtüldüğünde normal bazal tabakadan epidermis ayrılabilir ve büller oluşabilir. Bu durum derinin silinme işlemi sırasında da hafif bir basınç uygulandığında da olabilir. Buna Nikolsky belirtisi denir.

Hastalığın pemfigus neonatorum veya Ritter hastalığı olarak bilinen bu formu, kreşlerde epidemi şeklinde ortaya çıkabilir. Ateş ve diğer sistemik semptomlar genellikle hastalığın daha lokalize formunda bulunmasa da, stafilokoksik haşlanmış deri sendromu olan hastalarda daima mevcuttur.

Lokalize büllöz impetigo, kendini sınırlayan, anti-toksin nötralize edici antikorların oluşumuna bağlıdır ve bu da genellikle stafilokokal haşlanmış deri sendromu durumudur. Ancak, ikinci cilt yüzeyi kesik alanlarında sekonder bakteriyel enfeksiyon gelişimi sonucu belirgin bir ölüm oranı (%5) taşır. Erişkinlerde stafilokokkal haşlanmış deri sendromu nadirdir ve genellikle baskılanmış bağışıklık veya böbrek hastalığı ile ilişkilidir. Bu durumda, ölüm hastaların yarısına kadar yüksek olabilir.

Sitotoksinler

Yukarıda işaret edildiği gibi, S. aureus belirli ekzotoksinlerin üretimi ile ilişkili olarak bir dizi çeşitli hastalık durumlarına açar. Bu "hastalık-spesifik" ekzotoksinlere ek olarak, diğer hücrelere de litik etki gösteren ekzotoksinler (alfa, beta, gama ve delta toksinler ve lökosidinler) üretilebilir. Plazma zarının hasarı sonucu sitolize neden oldukları için, bunlar aynı zamanda sitotoksin olarakta adlandırılır. Bu lizozomal enzimlerin salgılanmasının bir sonucu olarak, doku yıkımına neden olurlar.

Alfa toksin
Bu tek polipeptid toksin, bir çok hücre plazma membranı ile doğrudan karşılıklı olarak etkileşmesi sonucu, çift katlı lipid tabakaya kendini gömerek, iyonların hücre içine ve dışına akmasına izin veren gözenekler oluşturur. Özellikle, potasyum iyonları hücre dışına çıkarken, sodyum ve kalsiyum iyonları hücre içine girerler. Bu durum ozmotik lizise yol açar. Alfa toksin bir çok S. aureus suşu tarafından üretilebilir.

Beta toksin
Beta toksin de, spesifik lipidler, sfingomielin ve lizofosfatidil kolini parçalayarak, hücre zarlarına zarar verir. Toksin bir sfingomiyelinaz C yapısındadır ve aynı zamanda bir çok S. aureus suşu tarafından üretilen bir tek polipeptiddir. Bu toksinin toksisite derecesi, çift katlı plazma membranının özellikle dış tabakası içinde bulunan, hücre lipitlerinin konsantrasyonlarına bağlı olduğu görülmektedir.

Gama toksinler ve P-V lökosidin
Gama toksinler ve Panton-Valentine Lökosidin, S zinciri ve F zinciri olmak üzere iki polipeptid zincirinden oluşmaktadırlar ve birlikte duyarlı hücrelerin plazma membranları içinde gözenekler oluştururlar. Şimdiye kadar üç S zincir ve iki F zincirin nötrofiller ve makrofajlar üzerine sitolitik etki gösteren farklı toksinler oluşturabildiği gösterilmiştir. Gama toksin hemolitik etki gösterirken PV lökosidin hemolitik etki göstermez. Yine aynı şekilde gama toksinler bir çok S. aureus suşları tarafından yapılırken, PV lökosidin sadece az miktarda suşlar tarafından yapılmaktadır. PV lökosidin özellikle ölümcül metisiline dirençli Staphylococcus aureus (MRSA), enfeksiyonu ile ilişkili bulunmuştur.

Delta toksin
Bir çok hücreye sitotoksik etki gösteren küçük bir proteindir. Deterjanlar gibi, çift katmanlı hücre membranı hasarı ile sitolizle sonuçlanan, bir etki gösterir.

 


S. aureus'un neden olduğu diğer hastalıklar

Solunum sistemi hastalığı

Aspirasyon pnömonisine oral salgıların akciğerlere girişi neden olabilir. Bakteriler lokal abse ve infiltrasyona neden olabilir. Hastalık çok genç, çok yaşlı ve akciğer hastalığı olan kişilerde bulunur. Aynı zamanda, kan yoluyla bulaşan organizmaların yayılımı sonucu akciğerlerde hematojen pnömoni gelişebilir. İnsanlar MRSA ile infekte olurlarsa, yüksek bir ölüm oranına sahip nekrotizan pnömoni gelişebilir.

Ampiyem vücüdun herhangi bir boşluğunda olabileceği gibi akciğer boşluğunda püy birikimidir ve bazen pnömoni hastalarında görülür. Bu hastalıkların çoğu S. aureus enfeksiyonları sonucudur.

Bakteriyemi

Çoğu insan derisi üzerinde bulunan S. aureus, yaralardan vücuda girebilir, bu giriş birçok olguda hastanede gelişir ve ameliyat veya kateter kullanımı sonucu olur. Bakteri bütün vücuda yayılabilir.

Endokardit

Endokardit, endokardiyumun (kalbin iç tabakası) inflamasyonudur ve genellikle kalp kapakçıklarının tutulumunu da (yerli veya protez kapak) içerir. S. aureus ilişkili endokardit yüksek mortalite oranına sahip olabilir.

İdrar yolu enfeksiyonları

Komplike üriner sistem enfeksiyonları, belirli klinik ortamlarda oluşur. Renal apse böbrek korteksine hematojen yayılma (sıklıkla neden S. aureus) sonucu veya şiddetli pyelonefrit aşağıdan idrar yolu infeksiyonlarının (sıklıkla neden gram-negatif basiller) yayılması sonucu olabilir.

Vücudun diğer bölgelerine yayılım

S. aureus bakteriyemisi vücudun diğer bölgelerine kan yoluyla yayabilir ve hastalığa neden olabilir. Bu yayılım sonucu hastalığın oluştuğu bölgeler; kemikte ağrı ve ateşle sonuçlanan S. aureus osteomiyeliti ve bazen Brodie absesi ve septik artrit olabilir.

Deri hastalığı

Folikülit
Folikülit, kastedilen pyodermadır ve saç folikülleri ve apokrin bezleri içerir, hemen hemen herkesi hayatında bir kez etkiler, ancak genellikle kendi kendini sınırlar. Bazen, folikülit fronkül ve karbonkül olarakta bilinen büyük lezyonlara ilerler.
S. aureus normal kişilerde (immun sistemi baskılanmamış) folikülitin olağan nedenidir, enfeksiyon muhtemelen bu bakterinin primer nazal kolonizasyonundan kaynaklanmaktadır.

Kan çıbanı (Şirpençe, fronkül), karbonkül ve deri apseleri
Eş anlamlı olan bu çıbanların fronkül veya "kan çıbanı" folikülitten kaynaklandığı düşünülmektedir. Fronkulosis bir çok çıban veya sık sık nüks eden çıban anlamına gelir. Karbonkülde daha geniş, zor tedavi edilen ve genellikle cerrahi müdahale gerektiren lezyonlar vardır. Deri apseleri, karbonküllere benzer olsa da histolojik olarak kıl köklerinden meydana gelmez, genellikle derin enfeksiyonlardır.

S. aureus hem fronkül hemde karbonkülün olağan etkenidir ve ayrıca deri apsesinin yaklaşık %50'sinde tek ya da baskın patojendir. Tekrarlayan fronküllerde (fronküloz) yatkınlık faktörleri olarak; obezite, kortikosteroid tedavisi, nötrofil fonksiyonu bozuklukları ve muhtemelen diabetes mellitus sayılabilir. İmmünglobulin düzeyleri fronküloz hastalarda genellikle normaldir (düşük IgM düzeyleri bazı hastalarda gösterilmiştir ancak bunun önemi belirsizdir ve IgG eksikliğinin aksine replasman tedavisi pratik değildir). Tekrarlayan fronküloz olgularının çoğunda S. aureus burun taşıyıcılığı olmanın dışında hiçbir belirgin predispozan faktör görülmez. Fronküloz salgınları aileler, atletik takımlar ve birlikte buhar banyoları alan köy sakinlerinde tanımlanmıştır. Deri apseleri; küçük travmalar, enjekte ilaç kullanımı (deri altı ve kas içi enjeksiyon uygulaması "uyuşturucu kullananlar") ya da bakteriyemi sonucu gelişebilir. Hiperimmünglobulin E / tekrarlayan enfeksiyon sendromu (Job sendromu) gibi konjenital immün yetmezlik sendromları bazen tekrarlayan cilt apseleri olan hastalarda bulunabilir. Nadiren, deri apseleri kendi kendine olurlar (yapay apse) ve bu durumda Gram boyama ve kültür "ağız florası" bakterilerini ortaya çıkarabilir.

Daha fazla bilgi için, bkz: Enfeksiyon hastalıkları - deri ve kemik

Diğer salgılanan enzimler

S. aureus suşları doku hasarına neden olabilen, dokuya parçalayıcı etki gösteren enzimler salgılarlar. Bu enzimler; lipazlar, nükleazlar, hiyaluronidazlar, koagülazlar ve plazmin içerirler. S. aureus yüzeyine bağlanan, bir koagülaz formu fibrinojeni fibrine dönüştürür. Bu çözünmeyen protein bakterilerin bir araya toplanmasına neden olur. Diğer salgılanan koagülaz, serumda koagülaz reaktif faktör ile birleşir ve bu süreç normal trombin oluşumunda olduğu gibi staphylothrombin oluşumuyla sonuçlanır, ayrıca çözünmeyen fibrin deoluşturur. Bu aynı zamanda anti-fagositik olabilir.

Fagositoza karşı korunma

Yukarıda tarif edilen doğrudan hücrelere ve dokularına zarar toksinler ve enzimlere ek olarak, S. aureus suşları patogenezinde rol oynayan diğer proteinler üretirler. Örneğin, bu bakterilerde, polimorfonükleer lökositler ve diğer fagositik hücreler tarafından fagositoza karşı korunmada, iki mekanizma vardır.

  • Bakteriler serumunda bulunan proteinler tarafından opsonize edilmesine rağmen, kapsül ve balçık tabakası fagositozdan bakterileri korur.

  • Çoğu S. aureus suşlarının yüzeylerinde bulunan, Protein A immunoglobulin G ve komplemanı bağlayarak, Fc ve kompleman reseptörlerini bloke eder ve böylece anti-fagositik etki gösterir.

  •  

Tanı

  • S. aureus koyun kanlı agar üzerinde beta hemolitik

  • Mannitol fermente eder (şekil 9)

  • Genellikle altın sarısı piğmentli (dolayısıyla adı aureus)

  • Koagülaz pozitifdir

  • Protein A'nın varlığı

Referans laboratuarlarında faj tiplendirme kullanılır.



Metisiline dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) Enfeksiyonları

Metisiline dirençli Staphylococcus aureus (MRSA), beta-laktam (penisilinler gibi) antibiyotik ve sefalosporinlere karşı direnç geliştirmiş Staphylococcus aureus'un herhangi bir türü olarak tanımlanmaktadır. Bu beta laktam antibiyotikleri parçalayan, bir faj-tarafından kodlanmış, penisilinaz üretiminden kaynaklanır. Bazı suşlar da penisilin bağlayıcı proteinleri değiştirebilirler.

Birçok sağlıklı insan asemptomatik MRSA taşıyıcısıdırlar. Bağışıklık sistemleri baskılanmış olan hastalar semptomatik enfeksiyonlar için anlamlı olarak daha fazla risk altındadırlar. nORMALDE sağlıklı insanlarda basit topikal cilt enfeksiyonları olabilir (yukarıda belirtildiği) ama bazı insanlarda ilk topikal MRSA hastalığı bir veya iki gün içinde hızla ilerleyebilir. Bu hastalarda, yaklaşık 72 saat sonra, MRSA dokuları istila edebilir ve tedaviye dirençli hale gelebilir.

Toplum ilişkili MRSA enfeksiyonlarının çoğunluğu deri ve yumuşak dokuyla lokalize edilmektedir ve genellikle etkili bir şekilde tedavi edilebilir ancak bazı suşların, geleneksel nozokomiyal MRSA enfeksiyonlarından çok daha ağır hastalığa neden olabilecek şekilde, virülansı gelişmiş ve dokulara yayılım gösterdiğide bilinmektedir.
İlk başta, MRSA enfeksiyonu küçük kırmızı sivilce ile karakterizedir. Ateş ve döküntü olabilir. Enfeksiyon bir kaç günlük bir süre boyunca ilerledikçe, sivilce büyür ve daha ağrılı hale gelir. Sonunda, sivilceler derin, içi irin dolu (Şekil 5b-e) çıbanlara dönüşürler. Enfeksiyon vücut boyunca yayılabilir (sepsis) ve hayati organlar etkilenebilir. Bu toksik şok sendromu ve pnömoni nekrotizan pnömoniye yol açabilir, bazı zamanlar "eti yiyen" pnömoni olarak adlandırılmıştır. Hastanelerde, cerrahi alan enfeksiyonları olabilir.

Epidemiyoloji

İnsanların yüzde ikisi MRSA taşıyıcısıdırlar. Amerika Birleşik Devletleri'nde yılda yaklaşık, 14.000'i diyaliz hastalarında gelişen, 75,000 vaka invaziv MRSA enfeksiyonu gelişmektedir. Nozokomiyal invaziv MRSA enfeksiyonları 2005 ve 2011 yılları arasında, 30.800 daha az şiddetli MRSA enfeksiyonları görülmesi ile, % 54 azalmıştır. Buna ek olarak, 2005'e karşı 2011 yılında hastaneye yatırılmış hastalarda 9,000 daha az ölüm gerçekleşmiştir.
MRSA genellikle enfekte yara ile doğrudan temas yoluyla veya genellikle sağlık sağlayıcılarının kontamine elleri aracılığıyla yayılır. MRSA taşıyan ancak enfeksiyon belirtileri göstermeyen insanlar başkalarına bakteri yayaralar ve potansiyel bir enfeksiyona neden olabilirler.

Tanı
Laboratuarda organizmanın üretilmesiyle yapılabilir. Etkene yönelik kantitatif PCR gibi kullanılabilen daha hızlı testler vardır.

Tedavi
MRSA tedavisinde intravenöz vankomisin ve teikoplanin kullanılır fakat bazı yeni MRSA suşları bu antibiyotiklere karşı dirençlidirler. Daptomisin, genellikle bu suşları tedavi etmek için kullanılmaktadır.

 


Staphylococcus epidermidis

Staphylococcus epidermidis (Şekil 6), normal deri florasının önemli bir bileşeni ve dolayısıyla yaygın laboratuvarlar kültürlerinin bir kontaminantıdır. S. aureus'a göre fırsatçı enfeksiyonların daha az yaygın nedenidir, fakat yine de önemli bir etkendir. Normal olarak hastane enfeksiyonlarında bulunmaktadır. Bakteri kateter, şant, yapay kalp kapakçıkları ve diğer cerrahi cihazlar üzerinde biyofilm oluşturarak endokardit ve sepsise neden olabilirler.

Biyofilm oluşumu bakteriye virulans kazandırır. Bu muhtemelen bakterilerin yüzeyine kan proteinleri ve hücre dışı matris proteinlerini bağlar. Bakteriler, hücrelerarası polisakarit yapışma adı verilen bir sülfatlanmış polisakarit yapıda hücre dışı bir kat oluştururlar. Diğer bakteriler çok katmanlı bir biyofilm oluşumuna yol açacak şekilde bu yüzey kaplamasına bağlanır. Biyofilm içindeki hücreleri kısmen metabolik olarak inaktiftirler ve bu şekil birlikte antibiyotiklerin biyofilme penetrasyonunda zorluk oluşturur ve enfeksiyonun tedavisini zorlaştırır. Buna ek olarak, S. epidermidis suşları genellikle (penisilin, amoksisilin ve metisiline dahil) antibiyotiklere dirençlidirler.

Antibiyotikler biyofilmi ortadan kaldırmaya büyük ölçüde etkisiz olduğundan, her zamanki tedavi enfekte tıbbi cihazı değiştirmektir. Tercih edilen ilaç rifampin veya aminoglikosit ilave edilebilmekle birlikte genellikle vankomisindir.

Tanı
Staphylococcus epidermidis koyun kanlı agarda ürediğinde hemoliz yapmaz

  • Mannitol fermente yapmaz (şekil 7)

  • Pigment yapmaz

  • Koagülaz negatifdir.


     

 

 
Mannitol.jpg (41285 bytes) Şekil 7; Mannitol tuzlu agar (MSA) üzerinde büyüyen iki farklı tür Staphylococcus
MSA seçicidir çünkü yüksek tuz konsantrasyonu % 7.5 tuz bazı organizmaların büyümesini teşvik ederken, diğerlerinin büyümesini caydırıcı olabilir. Şeker mannitol ve pH indikatörü olarak fenol kırmızısı içerdiğinden dolayı MSA ayırıcı ortamdır. Organizmalar mannitolü fermente ederek bir renk değişikliğine neden olan asit yan ürünleri üretebilir. Fenol kırmızı pH 8.5 üzerinde kiraz kırmızı, pH 6.9-8.5 arasında sarı-kırmızı ve pH 6.9 veya daha düşük değerlerde parlak sarı renktedir. Staphylococcus epidermidis ve Staphylococcus aureus MSA'nın yüksek tuz içeriğini tolere etmelerine rağmen, sadece S. aureus ortamda fenol kırmızının sararmasına neden olacak mannitolü fermente edebilir.
© Margaret (Peg) Johnson, Mesa Community College, Mesa ve MicrobeLibrary

 

 

FİLM
Katalaz Testi
  

Staphylococcus aureus (sol) ve Streptococcus pyogenes (sağ) kültürleri 37°C'de 16 saat boyunca kanlı agar besiyerinde üretildi. Her besiyerinden bir koloni bir cam slayt üzerine yerleştirildi. Bir damla %3 hidrojen peroksit her iki organizmanın üzerine eklendi. Katalaz- üreten organizma H2O2'yi oksijen ve suya parçalanmasını katalize eder. O2 hava kabarcıkları olarak ayrılır. Katalaz testi Staphylococcus sp/Streptococcus sp. ayırt etmek için kullanılır. Staphylococcus sp. katalaz üretimi için olumlu. Streptococcus sp. katalaz üretimi için negatiftir.
© Neal R. Chamberlain, Department of Microbiology, Kirksville College of Osteopathic Medicine Kirksville, Missouri ve MicrobeLibrary ve
 

 

 

 

Staphylococcus saprophyticus

Gram-pozitif, koagülaz-negatif bakteri, genellikle cinsel olarak aktif genç kadınlarda üriner sistem enfeksiyonlarının önemli bir nedenidir. Genellikle klinik olarak S. epidermidis ile ayırımı yapılamaz.

Balteri 17-27 yaş grubundaki kadınlarda, kadın genital sistem ve perine normal florasında görülür. Üriner sistem enfeksiyonlarının (E. coli'den sonra) ikinci en sık nedenidir. Semptomlarda dizüri ve pyüri bulunmaktadır. Cinsel ilişki, bakteri vajina ve perineden üretra içine aktarıldığı için, idrar yolları enfeksiyonu riskini arttırır. Vakaların çoğu cinsel ilişki sonrası, bir gün içinde ortaya çıkar ve enfeksiyon bazen "balayı sistiti" olarak bilinir. S. saprophyticus insan ürotelyumuna uymak için seçici kapasiteye sahiptir. S. saprophyticus için adhezin bir laktosamin yapıdır. S. saprophyticus hiçbir eksotoksin üretmez.
 

 

 

Mikrobiyoloji ve İmmünoloji On-line Kitabı Bakteriyoloji Bölümüne dön


This page last changed on Thursday, March 03, 2016
Page maintained by Richard Hunt