|
|
 |
 |
INFECTIOUS
DISEASE |
BAKTERIYOLOJİ |
İMMÜNOLOJİ |
MYCOLOGY |
PARASITOLOGY |
VİROLOJİ |
ENGLISH
|
İNSAN İMMUNYETMEZLİK VİRUSU
ANTİ-HIV KEMOTERAPİ
EK III
Dr Richard Hunt
University of South Carolina School of Medicine
Çeviren. Prof. Dr. Selçuk Kaya
|
Español |
|
Let us know what you think
FEEDBACK |
SEARCH |
 |
BU BÖLÜM ÇEŞİTLİ KISIMLARINDA
SONRAKİ BÖLÜME GİTMEK İÇİN YUKARIDAKİ NEXT >> düğmesini kullanın
VİROLOJİ SEKİZİNCİ BÖLÜME DEVAM İÇİN TIKLAYINIZ
BURAYA
DİĞER HIV VE AIDS BÖLÜMLERİ İÇİN LİNKLER BU sayfanın alt kısmında
|
|
Azidotimidin (AZT) 1987 yılında
monoterapi olarak kullanıma girmiştir. AZT’nin hastaların yaşam süresine
katkısı çok az olmuştur. Günümüzde kullanılan yüksek derecede etkili
antiretroviral tedavi (HAART) olarak adlandırılan üçlü kombinasyon
tedavilerinin keşfine kadar son yirmi yıl içerisinde Anti-HİV ilaçlar
konusunda büyük gelişmeler elde edilmiştir. HAART, HİV ile enfekte
hastalarda görülen semptomları baskılayıp, yaşam sürelerini uzatsa da;
beraberinde büyük yan etkileri de getirmiştir. Ayrıca, bu ilaçlar
vücudun bazı bölümlerine zayıf oranda geçmektedirler (örneğin; beyin),
toksiktirler ve dirençli mutantların seçilmesine neden olabilirler.
Vücudun farklı bölgelerinde farklı dirençli mutantlar ortaya çıkabilir.
Bu ilaçlar HİV replikasyonunu hedef aldıkları için, ön entegrasyon
kompleksleri üzerine ve latent enfekte T lenfositlerine entegre olan
provirüsler üzerine etkileri yoktur. Sonuç olarak, anti HİV ilaçlar HİV
enfeksiyonunu daha kolay kontrol edilebilir bir hastalık yapmış olmasına
rağmen, henüz kür sağlanamamıştır ve tedavi konusunda yeni yaklaşımlara
oldukça ihtiyaç vardır.
HIV YAŞAM
DÖNGÜSÜNDE MÜDAHALE EDİLEBİLECEK AŞAMALAR
Viral enfeksiyonlar ile
mücadelede kemoterapötik ajanların geliştirilmesi için çalışılırken,
virüsün yaşam döngüsünün konak hücreyi öldürmeden kesilebilmesi
önemlidir. Virüsler birçok sentez reaksiyonu için konak hücrenin
metabolik süreçlerini kullandığından bunu başarmak zordur. Özgüllük elde
edebilmek için, virüse özgü süreçler tanımlanmalıdır. Eğer ajan konak
hücrelerine toksik ise, sadece virüs ile enfekte olan hücrelerin
öldürülüyor olması gerekmektedir. HİV birçok hücresel süreci kullanırken,
kendisine özgü olan hayati işlevleri de vardır ve bunlar ilaç
tasarımında başarı ile kullanılmıştır. HİV replikasyon döngüsünün bazı
aşamaları kemoterapötik ilaçlar için hedef olabilir. Replikasyon
döngüsündeki aşamalar aşağıda özetlenmiştir:
-
Yüzey reseptörlerine
bağlanma
-
Viral ve konak hücre
membranının füzyonu
-
Nükleokapsidin soyulması
-
RNA’nın DNA’ya revers
transkripsiyonu
-
Konak hücre genomuna DNA
provirüsün entegrasyonu
-
Replikasyon (Konak DNA
polimerazı)
-
Transkripsiyon (Konak RNA
polimeraz II’si)
-
Konak hücre çekirdeğine
RNA bağlanması (Konağa ait ve viral faktörler)
-
Viral proteinlerin
translasyonu
-
Viral poliproteinlerin
proteolizi (Konak hücre golgi cisimciğindeki proteaz Gp160’ı işler,
viral proteaz gag ve pol’u işler.)
-
Gp160 glikozilasyonu
-
Viral proteinlerin
fosforilasyonu
-
Gag yağ açilasyonu
-
Konak hücre membranına
virüsün montajı
-
Tomurcuklanma
-
Tomurcuklanmadan sonra
viral partikülün olgunlaşması
İtalik olarak yazılan aşamalar
virüse özgü olduklarından ilaçlar için uygun hedeflerdir.
|
|
HIV yaşam döngüsünün kemoterapötik müdahale için uygun yerleri |
Son yıllara kadar ancak birkaç ilaç
için HİV’e karşı toksik olmayan konsantrasyonlarda yeterli etki elde edilerek
ileri araştırmalar için izin alınabilmiştir. Etkin ajanlar T4 lenfositler, nöral
hücreler, makrofajlar, epitelyal hücreler gibi hücrelerdeki virüse etki
edebilmeli ve hastalarda virüsü ortadan kaldırabilmelidir.
Çoğu ajanın virüsid etkiden ziyade
virüstatik etkisi bulunmaktadır. Ancak virüsün en azından bazı bireylerde nihai
eradikasyonunu sağlayabilecek yeni yaklaşımlara dair umutlar mevcuttur. Bununla
birlikte, HİV ile enfekte dinlenen bellek T hücrelerinin yavaş temizlenmesi
yüzünden bu eradikasyonun hiçbir zaman sağlanamayacağına dair büyük şüpheler de
bulunmaktadır.
Şu anda virüsü ortadan kaldırmak için
kullanılan kemoterapötik yaklaşım HAART veya üçlü ilaç tedavisidir:
|
|
|
|
VİRAL GENOM TRANSKRİPSİYON
İNHİBİTÖRLERİ
Tek sarmallı RNA genomu,
retrovirüslere özgü olan revers transkriptaz enzimi ile çift sarmallı DNA’ya
transkripte edilir. Revers transkripsiyon; ökaryotik hücrelerin normal
fonksiyonu olmadığı gibi anti HİV ilaçlar için önemli bir hedeftir ve ilk anti
HİV ilaç olan azidotimidin (AZT) bunun bir örneğidir.
Nukleozid Reverz
Transkriptaz İnhibitorleri
Revers trankriptaz enziminin aktif
bölgesine bağlandıkları için bu enzimin kompetitif inhibitörleridirler. Buna
ek olarak DNA zincir sonlandırıcısıdırlar. Revers transkriptaz enzimi
tarafından nükleotidler gibi tanınırlar ve DNA içine dahil edilirler.
Bununla birlikte; genellikle tam bir tamamlayıcı deoksiriboz halkası
içermezler ya da şeker halkalarının 3. karbonunda hidroksil grubu bulunmaz.
Bu nedenle, fosfodiester bağı oluşturulamadığı için oluşan polinükleotide
yeni nükleotidlerin eklenmesini engellenir. Bu kompetitif revers
transkriptaz inhibitörlerinin ilki AZT’dir. Bu kategorideki bileşiklerin DNA
zincir sonlandırıcısı olmaları bölünmeyen hücreler için sorun değildir ancak
eritroid hücreler, spermatozoa, immün sistem hücreleri ve barsak hücreleri
gibi hücreler için sorun teşkil etmektedir. AZT’nin revers transkriptaz
enzimine konak hücre DNA polimerazına göre çok daha yüksek afinitesinin
olması kısmen özgüllük sağlar, ancak aynı zamanda hücresel enzimleri de
inhibe ederek ciddi yan etkilere yol açar.
HİV’e karşı çeşitli revers
transkriptaz inhibitörleri onay almıştır. Hepsinin çeşitli yan etkileri
bulunmaktadır.
|
Bir üçlü ilaç rejimi (HAART) ile tedavi
edilen hastalarda HIV partiküllerinin sayısında düşüş. Klinik olarak enfekte
hastalar HAART ile tedavi edildi. Plazma viremisi iki aşamada düşer: 2 hafta
içinde,% 99 azalmıştır. Bu daha yavaş bir düşüş izler; 8. haftada ise, HIV
viral titreleri tahlil tespit sınırlarının altında düşmüştür |
.
Onaylanmış Nukleozid Reverz
Transkriptaz Inhibitorleri |
İlaç |
Ticari İsimleri |
AZT (3'-Azidothymidine) |
Zidoudine, Retrovir |
DDI (2',3'-dideoxyinosine) |
Didanosine, Videx |
DDC (2',3'-didexoycytidine) |
Zalcitabine, Hivid |
d4T (Didehydrothymidine) |
Stavudine , Zerit |
3TC (2'-deoxy-3'-thiacytidine) |
Lamivudine, Epivir |
Abacavir succinate |
Ziagen |
Tenofovir disoproxil fumarate |
Viread |
|
|
AZTFrom NIH-NIAID |
Azidothimidin - AZT
Zidovudine, Retrovir®
AZT, plasebo kontrollü bir
çalışmaya tabi tutulan tek nükleozid inhibitörüdür. İlk anti HİV ilaç olarak
kullanıma girdiğinde, hastaların CD4 sayısı <500 hücre/mm3 olduğunda
kullanılmaktaydı. AZT, AİDS ile ilişkili fırsatçı enfeksiyonların
başlangıcını geciktirmektedir. Ancak kontrollü bir çalışmada, asemptomatik
hastalarda AZT kullanımının 3 yıllık sağkalım üzerine bir etkisinin
bulunmadığı gösterilmiştir.
Yapılan büyük bir çalışmanın
sonuçlarının 1993 yılı Nisan ayında yayınlanmasından önce, AZT monoterapisi
“vasat-ancak hiçbir şeyden daha iyi bir tedavi” olarak tanımlanmaktaydı.
Nisan 1993 sonrası AZT hakkında “enfekte sağlıklı insanlarda hastalığın
yavaşlatılması veya ömrün uzatılmasında önemli bir fayda sağlamadığı”
şeklinde fikir birliği oluştu (Concorde çalışması Fransa/İngiltere. Lancet).
Sinsityum oluşturmayan virüsler
sinsityum oluşturan virüslere dönüştüğünde, klinik olarak ilerlemede gecikme
olur. Ne yazık ki, AZT virüsün sinsityum oluşturan formuna karşı çok az
etkilidir.
Bununla birlikte, AZT HİV’in
perinatal geçişini önlemede son derece etkilidir. AZT monoterapisinin ve
benzeri uygulamaların sonucu olarak, HİV’in perinatal geçişi ABD’de önemli
ölçüde azalmıştır. Tedavi edilmemiş bir hastada anneden bebeğe HİV geçiş
riski % 25 ile % 35 arasında değişmektedir. Anne ve bebeğin AZT tedavisi
riski % 26’dan % 8’e indirebilir. AZT/3TC ve üçlü tedaviler bu riski çok
daha fazla azaltır. Günümüzde perinatal tedavi için tercih edilen ilaç
nevirapindir.
AZT, konak hücre DNA sentezine de
müdahelede bulunduğundan, aşağıda belirtilen ciddi yan etkilere neden
olmaktadır:
AZT aynı zaman diğer ilaçlar ile
de etkileşime girer, d4T (Stavudin, Zerit) ile birlikte alınmamalıdır.
Ayrıca metadon AZT kan seviyesini arttırarak daha belirgin yan etkilere
neden olabilir.
AZT monoterapi olarak
kullanıldığında hızlı bir şekilde direnç gelişir.
|
From NIH-NIAID |
Dideoksinozin - DDI
Didanosine, Videx®
DDI revers transkriptazın güçlü
bir inhibitörüdür ancak AZT’ye üstün değildir. 4 aydan daha uzun süre AZT
kullanımı olan veya AZT’yi tolere edemeyen hastalar için onaylanmıştır.
Revers transkriptaza özgü olmadığından bu ilaç da konak hücre DNA sentezine
etki edebilir. Yan etkileri arasında şunlar yer alır:
-
Periferik nöropati: Hastaların
yaklaşık beşte birinde görülür. Genellikle ilaç kesildiğinde geri
dönüşümlüdür. Ancak ilacı kullanmaya devam eden hastalarda kalıcı
olabilir.
-
Pankreatit: yaklaşık % 7
oranında görülür ve ölümcül olabilir.
-
Laktik asidoz
|
|
Stavudin
D4T, Zerit®
Stavudin de bir revers transkriptaz inhibitörü
olarak aşağıdaki gibi yan etkilere yol açmaktadır:
- Periferik nöropati
- Pankreatit
- Lökopeni (kemik iliğinde de hücre
bölünmesi kesintiye uğradığı için)
- Özellikle ilerlemiş HİV hastalığı
olanlarda kombinasyon tedavisinde kullanılmaktadır.
|
From NIH-NIAID |
Dideksoysitidin - DDC
Hivid®, zalcitabine
Üç orjinal nükleozid inhibitörünün en etkili olanı
DDC’dir. CD4 sayısı < 300 hücre/mm3 olan ve klinik durumlarında belirgin
kötüleşme olan hastalarda AZT ile birlikte kullanımı için onay almıştır.
Artık üretimi yapılmamaktadır.
|
From NIH-NIAID |
Abakavir
Ziagen®
Abakavir sülfat (sentetik
karbosiklik nükleozid) yukarıdaki ilaçlara göre çok daha az toksiktir.
Bulantı, baş ağrısı gibi daha hafif yan etkileri vardır.
Tenofovir
Viread®, bis-POC PMPA
Tenofovirin de ana yan etkileri
bulantı ve baş ağrısıdır.
Neden revers transkriptaz
inhibitörleri tam olarak işe yaramaz?
Nükleozid revers transkriptaz
inhibitörlerinin hiçbiri günümüzde monoterapi olarak kullanılmamaktadır. HAART
rejiminin bir parçası olarak kombinasyon tedavilerinde kullanılmaktadırlar.
Başlangıçta viral yükü % 50-90 oranında azaltırlar, ancak uzun dönemde yeterli
ilaç seviyesinin devamını sağlamak zordur. Altı ay ile bir yıl içinde bu
ilaçlara karşı direnç gelişir ve bu durum uzun bir süre önce enfekte olan
hastalarda daha hızlı bir şekilde gerçekleşir. Bunun nedeni virüsün daha çeşitli
formlarına sahip olmalarıdır. Revers transkriptaz enziminde meydana gelen
mutasyonlar direncin gelişmesine yol açar. Bu mutasyonların nedeni virüsün
oldukça hızlı prolifere olması ve konak hücre polimeraz II enzimi ile
proofreading aktivitesinin yapılmamasıdır.
|
|
Tenofovir uyuşturucu bağımlılarında HİV
enfeksiyonunu önler Uyuşturucu
bağımlıların ortak iğne kullanması sonucu bulaşan HİV enfeksiyonu ABD’deki
olguların yaklaşık % 8’ini, tüm dünyadaki olguların yaklaşık % 10’unu
oluşturmaktadır. Doğu Avrupa’da olduğu gibi diğer birçok ülkede de uyuşturucu
bağımlılarında görülen yeni enfeksiyonların oranı yükselmektedir. Tayland’da
2400 uyuşturucu bağımlısı ile yapılan bir çalışmada, tenofovir ile profilaksi
uygulamasının enfeksiyonu % 49 oranında azalttığı gösterilmiştir. Tenofoviri
düzenli olarak kullanan uyuşturucu bağımlılarında (Kan tenofovir düzeyinin
tespiti ile belirlenmişlerdir.) ise enfeksiyon oranı % 74 azalmıştır.
Amerika Birleşik Devletleri’nde homoseksüel erkekler ile yapılan benzer bir
çalışmada, Truvada (Tenofovir ve emtrisitabin,-bir başka nükleozid analoğudur.)
tedavisinin günlük düzenli olarak kullanımı, olgularda enfeksiyonu önlemede % 90
etkili bulunmuştur.
|
|
Non Nükleozid Revers
Transkriptaz İnhibitörleri
Non nükleozid revers transkriptaz
inhibitörleri, enzimin aktif bölgesi dışındaki bir bölgesine bağlanırlar. Bu
yüzden de non kompetitif inhibitörlerdir.
HİV tedavisinde AZT ve diğer nükleozid
analogları ile karşılaşılan sorunlar, revers transkriptaz enzimini inhibe eden
başka yaklaşımlara yönelmeye yol açmıştır. Kombinasyon tedavilerinde alternatif
ilaçlar faydalı olabilir, çünkü revers transkriptaz enziminin fonksiyonunu
kaybetmeden taşıyabileceği mutasyonların bir sınırı vardır. Açıktır ki, non
kompetitif non nükleozid analoglara karşı dirence yol açan mutasyonlar,
kompetitif nükleozid analoglarına karşı dirence yol açan mutasyonlardan farklı
bir bölgede oluşacaktır. Dirençli virüs suşları, diğer non nükleozid revers
transkriptaz inhibitörlerine karşı çapraz dirençli olmalarına rağmen, nükleozid
inhibitörlere karşı dirençli olmayacaklardır.
Beklendiği gibi, bu ilaçlar revers
transkriptaz enzimini hedef aldıkları için, hücre kültürlerinde sadece birkaç
pasajdan sonra bile dirençli mutantlar hızla ortaya çıkar. Bu nedenle
monoterapide dar kullanım alanına sahiptirler.
Bu ilaçlar elimizdeki en güçlü ve en
seçici inhibitörlerdir. Nanomolar konsantrasyonlarda etki etmektedirler.
Nükleozid analoglarının aksine, hücre kültürleri ile yapılan testlerde minimal
toksik etkiye sahip oldukları gösterilmiştir (Antiviral aktiviteleri, sitotoksik
etkilerinin görüldüğü konsantrasyonlardan 10.000 ile 100.000 kat daha düşük
konsantrasyonlarda görülmektedir.). Ayrıca AZT gibi nükleozid analogları ile
sinerjistik etkilerinin oldukları gösterilmiştir. İnsanlarda kullanıldıklarında
bazı toksik etkilere yol açmaktadırlar.
Bu ilaçlar nükleozid analoglarına
karşı dirençli HİV enfeksiyonunda etkindirler. Yüksek terapötik indekse ve iyi
biyoyararlanıma sahip oldukları için anti viral konsantrasyonları kolaylıkla
elde edilebilir.
ABD’de onaylanan 3 çeşit non nükleozid revers transkriptaz inhibitörü
bulunmaktadır. Bunlar nevirapin, delavirdin ve efavirenzdir.
|
|
From NIH-NIAID |
Nevirapin
NVP, Viramune®, BIRG-587
Monoterapide nevirapin başlangıçta
viral yükte hızlı bir düşüş sağlar ancak hızla direnç gelişir ve virüs
titreleri tekrar artmaya başlar. İlacın kanda yüksek konsantrasyonlarının
sağlanmasının bu konuda kısmen yararı olabilir. HİV ile enfekte bebek ve
çocukların tedavisi için nevirapinin pediatrik süspansiyon formu FDA
tarafından onaylanmıştır.
Yan etki olarak hastaların
yaklaşık dörtte birinde deri döküntüsüne neden olur. Daha ciddi ve çok daha
nadir görülen Steven Johnson Sendromu ile ilişkili döküntüler de görülebilir,
ölüm ile sonuçlanabilir. Buna ek olarak, bazı olgularda ölümcül olabilen
karaciğer hasarına yol açabilir.
Nevirapin, erişkinlerde
kombinasyon tedavisi için onaylanmıştır.
|
|
|
Piridinon
türevleri (L-697,661)
AZT ile kombinasyon tedavileri ile
ilgili yapılan çalışmalar, direncin ortaya çıkışında bir gecikme
sağladıklarını göstermiştir. Ancak direnç gelişimi engellenememiştir. Ortaya
çıkan umutsuz sonuçlar nedeniyle bu ilaçlar geliştirilmemiştir.
|
From NIH-NIAID |
Delavirdin
Rescriptor®, Bis (heteroaryl)
piperazine compounds, DLV
Kombinasyon tedavilerinde (AZT ve
3TC ile) delavirdinin kullanılması CD4 sayılarında önemli artışa yol açar.
Daha önce AZT tedavisi almış olan ve çok düşük CD4 sayısı olan hastalarda
umut vaat eden sonuçlar elde edilmiştir. DLV, AZT ve 3TC ile kombine
edildiğinde AZT’ye karşı direnç gelişimini geciktirir. Emilimi hızlıdır. Bu
ilaç AZT gibi nükleozid analogları ve aşağıda ele alınan proteaz
inhibitörleri ile kombinasyon tedavilerinde kullanılır.
En büyük yan etkisi, hastaların yaklaşık dörtte birinde görülen deri
döküntüsüdür.
Atervidin de delavirdine benzer
bir ilaçtır ancak artık üretilmemektedir.
|
|
From NIH-NIAID |
Efavirenz
DMP266, Sustiva®, Stocrin®
Tedavi alanındaki önemli
gelişmelerden birisi de efavirenzin 12. Dünya AİDS Konferansı’nda açıklanan
faz 3 çalışma verileridir. Diğer ilaçlar ile kombine tedavide
kullanıldığında, indinavirin nükleozid revers transkriptaz inhibitörleri ile
kullanımında olduğu kadar viral yükü baskılamaktadır. En dikkat çekici sonuç;
efavirenz + AZT + 3TC kombinasyonu ile indinavir + AZT + 3TC’nin viral yükü
baskılama konusunda karşılaştırmasının sonuçlarıdır. Efavirenz kombinasyonu
kullanılan grupta, gönüllülerin büyük bir kısmında, 2 ile 24 hafta
arasındaki tüm ölçümlerde viral yük 400 kopyanın altında ölçülmüştür.
Yan etkileri arasında deri
döküntüsü, bulantı, baş dönmesi, ishal, baş ağrısı ve uykusuzluk vardır.
Hastaların az bir kısmında ciddi psikiyatrik sorunlar görülür. Sıçanlarda
teratojenik olan bu ilaç, gebe kadınlarda önemli sorunlara yol açabilir.
Hamilelik sırasında özellikle 1. trimestrda bu ilaç kullanılmamalıdır.
Onaylanmış Non-Nukleozid
Inhibitorleri |
İlaç - Generik İsmi |
Tricari İsmi |
Delavirdine,
DLV |
Rescriptor |
Efavirenz |
Sustiva |
Nevirapine,
BI-RG-587 |
Viramune |
|
|
|
|
Nükleozid Analogları ile
Yapılan Kombinasyon Tedavileri
AZT ve benzeri analogların kullanıma
girmesinden sonra, bu ajanlar anti HİV ajanlar olarak yeterli olamadıkları için
yeni tedavi yolları aranmıştır. Bunun nedeni bu ajanların yan etkileri ve
aşağıda belirtilen özellikleridir:
-
Uzun dönemde viral yükü
baskılamada yetersiz kalmaları
-
Yaşam süresine katkılarının
olmaması
-
Yüksek oranda dirençli mutantların
oluşmasına yol açmaları
AZT’nin sağkalım üzerine etkisi yoktur.
Nükleozid inhibitörlerinin kombinasyonları daha etkilidir. Başlangıç değerine
göre plazma HİV RNA düzeylerinde yaklaşık % 10 oranında azalma sağlarlar ve bunu
2 yıla kadar sürdürebilirler. Bu durum hastalığın ilerlemesini geciktirir, ancak
önlemez.
Mutasyon
oranı
Her zaman olduğu gibi, RNA
virüslerinin mutasyon sorunu devam etmektedir ve ilaçlara dirençli virüs
suşlarının hızla çoğalmasına neden olmaktadır. HİV ile enfekte bir kişide,
günde yaklaşık 10.3 X 109 viryon üretilmektedir. Bunların 5.7 saatlik yarı
ömürleri vardır ve 104 baz çiftlik bir HİV RNA genomunda her replikasyon
döngüsünde baz başına 3 x 10-5 sabit mutasyon oranı vardır. Bu demektir ki;
her nükleotidde günde en az 1 mutasyon meydana gelmektedir.
Enfekte bireylerde serokonversiyondan bir yıl sonra HİV RNA kararlı durum
konsantrasyonu (102 ile 107 kopya/ml arasında) oluşmuş olur. Bu seviye T4
hücrelerinin hangi oranda kaybedildiğini, immün sistemin yıkım oranını ve
hastalığın seyrini öngörmeye yardımcı olur. Viral yükün ihmal edilebilir
düzeylere baskılanması önemli bir klinik başarıdır. Bununla birlikte eğer
çoğalma hızı da baskılanırsa dirençli mutantların oluşup çoğalması da
baskılanacaktır. Çünkü mutasyon oluşması için çoğalma gereklidir.
|
|
PROTEAZ INHIBITORLERİ
Proteaz inhibitörlerinin keşfedilmesi
ile birlikte, hastalığın ilerlemesinin engellenerek bu hastalığın kontrol
edilebilir bir hastalık olacağı yönünde umutlar oluşmuştur. Viral yük, bu
hastalığın ilerlemesinde anahtar rol oynar. Bu yüzden hastalığın kombinasyon
tedavileri ile kontrol edilebileceği düşünülmektedir.
Birçok aspartil proteaz inhibitörü
geliştirilmiştir. Ancak sadece birkaç tanesi onay almıştır. Hepsi substrat
analoğudur. Viral proteaz enziminin aktif bölgesine bağlanan taklitçi
peptidlerdir. Bir diğer ilaç grubu da dimerik aspartil proteazlardır. Proteaz
inhibitörleri tek başlarına kullanıldıklarında viral yükü başlangıç değerinin
1/30 ile 1/100’üne kadar düşürebilirler. Ancak suboptimal dozlarda
kullanıldıklarında, birkaç hafta veya birkaç ay içinde viral baskılanma ortadan
kaybolur. Proteaz geninde çoklu mutasyonlar oluşarak ilaç direncinin gelişmesine
yol açar. Ancak viral baskılanma devam eden hastalarda mutasyon oluşmaz. Çünkü
mutasyonların oluşabilmesi için ilaç baskısı altındayken replikasyonun devam
ediyor olması gerekmektedir.
|
|
From NIH-NIAID |
Sakinavir
SQ, Invirase® Fortovase® -
Hoffman-La Roche
Hidroksietilamin geçiş bölümleri analoğu olup HİV proteaz enziminin ayrılma
bölgesine etki eder. Mevcut proteaz inhibitörleri içinde en az
biyoyararlanıma ve en az etkiye sahip olanıdır. Kombinasyon tedavisinde
kullanılmaktadır (HAART). Klinik çalışmalarda, T4 hücre sayısı 50-300/mm3
olan hastalarda SQ + AZT + ddC tedavisinin viral yükte azalmayı ve T4 hücre
sayısında artışı sağladığı gösterilmiştir. Daha önce AZT tedavisi alan
hastalarda SQ + ddC tedavisi diğer ilaçlara göre anlamlı olarak etkin
bulunmuştur. Hastaların az bir kısmında bulantı, ishal ve mide
rahatsızlıkları gibi yan etkiler görülür.
|
From NIH-NIAID |
Ritonavir
Norvir® - Abbot Labs.
Tek başına ritonavir, plasebo ile
karşılaştırıldığında AİDS tanımlayıcı hastalıklarda ve ölümde % 58 oranında
azalma sağlar.
Yan etkileri nedeniyle tolere etmek güç olduğu
için bu ilaç günümüzde nadiren kullanılmaktadır. Genellikle diğer proteaz
inhibitörlerinin kan düzeyini arttırmak için kullanılır. Bu amaçla
kullanıldığında tedavi dozlarından çok daha az dozu yeterli olur ve bu
dozlarda çok daha az yan etki görülür. Ritonavir hastaların % 25’inde
bulantıya neden olur. Diğer yan etkileri arasında ishal, ağızda uyuşma ve
tad bozukluğu yer almaktadır.
|
From NIH-NIAID |
Indinavir
Crixivan® - Merke
İndinavir HAART’da sık kullanılan bir ilaçtır.
İki revers transkriptaz inhibitörü (AZT + 3TC) ile kombine edildiğinde,
hastaların % 85’inde HİV RNA düzeyi PCR ile saptanamayacak düzeylere kadar
baskılanır. Test edilen hastalardaki başlangıç HİV RNA düzeyleri 20,000 ile
11,000,000 kopya/ml arasında değişmektedir. Günümüzde PCR ile tespit için
eşik değer 20 kopya/ml’dir. Sağlanan bu supresyon hastaların % 90’ından
fazlasında yıllar boyunca sürmektedir.
İndinavir pediyatrik hastalarda ve gebe
hastalarda kullanılmamalıdır. Böbrek taşı ve anemi gibi yan etkileri
mevcuttur.
|
|
|
YÜKSEK ETKİLİ ANTI-RETROVIRAL TEDAVİ (HAART)
HAART üçlü ilaç tedavisinden oluşmaktadır.
Genellikle iki nükleozid revers transkriptaz inhibitörü bir non nükleozid revers
transkrip inhibitörü veya proteaz inhibitörü ile kombine edilir. Örneğin; iki
nükleozid revers transkriptaz inhibitörü olarak lamivudin (3TC) ve zidovudin
(AZT) ile proteaz inhibitörü olarak indinavirin kombine edilmesi gibi). Bir
başka örnek olarak; tenofovir ve emtrisitabin ile non nükleozid inhibitör olan
efavirenz kombine edilebilir.
HAART, hastalığı henüz ilerlememiş ve klinik olarak
stabil olan hastalarda HİV RNA düzeylerini uzun süre baskılamıştır ve bu
hastalarda 10 yıl boyunca T4 hücre kaybı olmamıştır (Bu durum proviral formları
barındıran viral partiküllerinin ortama salınması ile oluşan reenfeksiyon
varlığında görülmemektedir). Latent, kalıcı olarak enfekte olan CD4 hücrelerinin
vücutta uzun süre kaldıkları bilinmektedir. Bu hücreler virüsün proviral
formlarını barındırırlar. Antijen ile reaktive olduklarında viral partikül
sentezini başlatabilirler.
Eskiden, hasta kötüleştiğinde tedaviye
bir ilaç eklemek gibi bir yaklaşım mevcuttu. Ancak bu durum dirençli virüslerin
seleksiyonuna yol açacaktır ve kombinasyon tedavisinin faydalarını ortadan
kaldıracaktır. Eğer eradikasyon mümkün hale gelirse, agresif erken tedavi tercih
edilebilir.
Bu tedavi rejimi ile kanda viral yük
tespit edilemeyecek seviyelere inse de genital sekresyonlarda hala virüs
bulunmaktadır. Bu yüzden bu kişiler hala bulaştırıcı kabul edilirler. Son
zamanlarda, proteaz inhibitörü direnci olan virüs barındıran kişiler tarafından
enfekte olan hastalar görülmektedir. Bu durum, HAART rejimi altındaki hastaların
partnerleri ile korunmasız cinsel ilişkiye girdiklerini göstermektedir.
|
Bazı Batı Avrupa ülkelerinde AIDS mortalite
üzerine HAART'ın devam eden etkisi: 1998-2002. Kaynak: Avrupa HIV / AIDS
sürveyans (2002). Yıl sonu raporu. AIDS Epidemiyolojik İzleme Avrupa Merkezi
tarafından derlenen veriler. |
İlaçlar günde üç kez olmak üzere her
gün alınmalıdır. Virüs hastadan eradike edilmediği için tedavi ömür boyu devam
eder. Farklı kullanım koşulları (aç veya tok gibi) nedeniyle bu ilaçlar ayrı
ayrı alındıklarında bazı hastalarda kafa karışıklığı oluşabilmektedir. Atripla,
HAART rejimine uygun olarak üç ilacın kombine edildiği, günde bir kez alınma
kolaylığını sağlayan bir ilaçtır. İki nükleozid revers transkriptaz inhibitörü (Tenofovir
ve emtrisitabin) ve non nükleozid revers transkriptaz inhibitörü (Efavirenz)
içerir. AZT içermemektedir.
Günümüzde proteaz inhibitörlerinin
yıllık yaklaşık 7000$ maliyeti vardır. Zidovudin + lamivudin + proteaz
inhibitörü tedavi rejiminin ise yıllık 12000$ maliyeti vardır. AİDS hastasının
tedavi maliyetleri ile karşılaştırıldığında, HAART maliyet etkindir. Ancak ne
yazık ki dünya çapındaki AİDS epidemisine bir çare olamamaktadırlar. 2001
yılında Hindistan’daki bir ilaç şirketi olan Cipla, ABD’ye yıllık kişi başı 350$
maliyeti olan bir HAART rejimi sunmuştur.
|
|
Onaylanmış Proteaz
Inhibitorleri |
İlaç |
Marka ismi |
Saquinavir |
Fortonase |
Saquinavir
mesylate, SQV |
Invirase |
Ritonavir,
ABT-538 |
Norvir |
lopinavir ve Ritonavir |
Kaletra |
Indinavir, IDV,
MK-639 |
Crixivan |
Nelfinavir
mesylate, NFV |
Viracept |
Amprenavir |
Agenerase |
Fosamprenavir
Kalsiyum |
Lexiva |
Tipranavir |
Aptivus |
Atazanavir sülfat |
Reyataz |
|
|
|
HAART’ın yan etkileri
HAART kullanılarak elde edilen muhteşem sonuçlarla
birlikte bu ilaçların yan etkileri de bulunmaktadır. Örneğin, proteaz
inhibitörleri kullanan hastaların % 40-60’ında lipodistrofi görülür. Anormal yağ
dağılımı ile karakterize olan bu durumda subkutan yağ dokusunun kaybı, karın
çevresinde genişleme, servikodorsal bölgede yağ yastığı (buffalo hörgücü),
göğüslerde büyüme, iç organların etrafında yağ dokusu birikimi görülür. Vücutta
şekil bozukluğu gelişir. Ayrıca bazı proteaz inhibitörleri hemolitik anemi ve
kanamalara neden olabilir.
|
|
DİĞER ANTI-HIV İLAÇLARI
HAART, hastalarda viral yükü
baskılamada çok etkin olsa da, yüksek maliyeti olması ve tüm hastalarda etkili
olmaması nedeniyle yeni tedavi arayışları devam etmiştir. Ayrıca HAART
rejimlerine karşı dirençli olan virüs suşları ortaya çıkmıştır.
Hücre yüzeyine HİV’in tutunma aşamasında etki eden ilaçlar
Hücre yüzeyindeki HİV reseptörlerini
hedef almak mantıklı olacaktır. Çünkü bu aşama enfeksiyonun ilk basamağı ve aynı
zamanda hız sınırlayıcı basamağıdır. Hücre içine girişin ilk aşaması adezyondur.
Muhtemelen heparan sülfat proteoglikan gibi yüklü bir molekül ile meydana
gelmektedir. Ancak bağlanma mekanizmalarının hücre tipine göre değiştiği
unutulmamalıdır. Bu alanda çok az ilerleme kaydedilebilmiştir.
|
Cyanovirin-N |
Virüsün hücre içine
girişini engelleyen ilaçlar
Virüsün hücre içine girişi, CD4
antijen, reseptör ve kemokin ko-reseptörleri ile olmaktadır. HİV gp120 ile
bunlardan herhangi birinin etkileşiminin engellenmesi enfeksiyonun
engellenmesini sağlayabilir. Gp120 ya da bu reseptörlere bağlanan antikor/antikor
türevlerinin kullanımı yararlı olabilir. Ancak bu ajanların hiçbiri oral yolla
alınamamaktadır. Benzer şekilde, gp120’ye sahte olarak bağlanan reseptör/reseptör
türevleri de CD4 antijenin veya ko-reseptörlerinin hücre yüzeyine bağlanmasını
engelleyebilir.
Solubl
CD4
Gp120’ye bağlanarak CD4’ün hücre
yüzeyine bağlanmasını önleyen bu molekül, hücre kültürlerinde enfeksiyonun
gelişmesini önlemiştir. Ne yazık ki klinikte çok az etkili bulunmuştur.
Protein çok hızlı yıkıldığı için bu yaklaşım pratik bir yaklaşım değildir.
Ayrıca HİV’in kemokin reseptörlerine bağlanması teşvik ederek
enfektivitesini arttırabilir.
CD4-Ig2
(PRO542)
PRO542, solubl CD4 molekülünün
tetramerik formudur. Genetik olarak bir immünglobulin molekülü ile
kaynaşıktır. Bu CD4-immünglobulin füzyon proteini, insanlardaki CD4’ün D1 ve
D2 bölgelerini ve İgG2’nin ağır ve hafif zincirlerini içermektedir. Gp120
proteinine yüksek afinitesi vardır.
CD4-PEG
(Pseudomonas aeruginosa endotoksin A)
Bu ilaç AZT ile sinerjik etki
gösterir. Ancak çok daha fazla toksik etki görülür.
CD4
Antijenine Bağlanan Antikorlar
Bu antikorlar virüsün bağlanmasını
engelleyebilirler. Ancak CD4 hücrelerinin tükenmesine yol açtıkları için
immünsupresif etkileri vardır.
|
AMD3100 From NIAID |
Gp120 proteininin koreseptörler ile
etkileşimini engelleyen ilaçlar Bazı
kemokinlerin enfeksiyonu önlediği keşfedildiğinde koreseptörler tedavi alanında
hedef haline gelmiştir. CCR5 HİV için bir koreseptördür ve CCR5 eksikliği olan
kişiler HİV enfeksiyonuna karşı dirençlidir. CCR5 eksikliği olan kişiler normal
ve sağlıklı kişilerdir. Bu durum CCR5’in hedef alınarak immün sistemde ciddi yan
etkilere yol açmadan enfeksiyonun önlenebileceğini düşündürmüştür. RANTES,
CCR5’e bağlanan bir kemokindir. Bir RANTES analoğunun reseptörden herhangi bir
sinyal iletilmeden HİV enfeksiyonunu engellediği gösterilmiştir. CCR5 koreseptör
antagonistleri sinsityum oluşturan virüs türlerinin seçilerek çoğalmasına neden
olurlar. Bu türler CXCR4 koreseptörlerini kullanabildikleri için RANTES
analoglarına karşı dirençlidirler. Ayrıca, kemokin türevleri peptid ya da
protein yapıda oldukları için oral yolla alınamazlar ve kısa yarı ömürleri
vardır. Koreseptörlere karşı monoklonal antikorlar daha etkilidir ancak onlar da
oral olarak alınamazlar.
Maravirok
2007 yılı Ağustos ayında Maravirok (ticari
isimleri; Selzentry, Celsentri) HİV enfeksiyonu için onaylanmıştır.
Maravirok CCR5 ve gp120 proteini arasındaki etkileşimi bloke eden küçük bir
moleküldür. Virüs CXCR4 koreseptörünü de kullanabileceğinden, tedavi öncesi
HİV tropizm testi yapılması gerekmektedir. HAART rejimi ile HAART +
Maravirok tedavisinin karşılaştırıldığı bir çalışmada, Maravirok ile
birlikte uygulanan tedavide iki kat daha fazla hastada viral yük 50 kopya/ml’nin
altına düşmüştür.
AMD3100
Küçük moleküllü koreseptör antagonistleri düşük biyoyararlanıma sahiptir.
AMD3100’ün enjeksiyon ile uygulandığı klinik çalışmalar devam etmektedir.
AMD3100 CXCR4’e bağlanmaktadır ve V3 ile etkileşimini bloke etmektedir.
|
T20 From NIAID |
Gp41 ile etkileşime
girerek bağlanmayı engelleyen ilaçlar
Enfuvirtid (Fuzeon)
Gp41’den türetilen peptidler, Gp41
ile hücre membranının etkileşimini bloke ederek füzyonu ve enfeksiyonu
önleyebilir. Ya da füzyon aşaması için gerekli olan yapısal değişikliğe yol
açan iki Gp41 molekülünün etkileşimi bloke edebilir. Yapılan çalışmalarda
viral yükte yaklaşık iki log azalma elde edilmiştir. Bu ilaç 2003 yılında
onaylanmıştır. Yapılan son çalışmalar, düşük biyoyararlanım oranlarını ve
dirençli mutantların saptandığını göstermektedir.
Gp41’in küçük moleküllü bir
inhibitörü barındırabileceği bir kavitesi bulunmaktadır. D-aminoasitleri
içeren ve bu kaviteye yerleşebilen peptidler bulunmuştur. Bu peptidler
füzyonu bloke etmektedir.
Onaylanmış Füzyon Inhibitorleri |
İlaç
|
Marka
ismi |
Enfuvirtide, EFV, T-20 |
Fuzeon |
|
Cyanovirin
Cynanovirin-N (CV-N) Nostoc ellipsosporum adlı
siyanobakteriden elde edilen bir proteindir. İn vitro olarak ve hayvanlarda
HİV-1 ve HİV-2’ye karşı etkili olan bir füzyon inhibitörüdür.
|
|
|
|
Nükleokapsidin soyulmasını
engelleyen ilaçlar
Soyulma süreci tam olarak
anlaşılamamıştır. Ancak siklofilin A isimli bir hücre proteini ile ilişkili
olduğu düşünülmektedir. Viral kapsidde bulunan bu proteinin varlığı prodüktif
bir enfeksiyon için gereklidir. Bununla birlikte, in vitro çalışmalarda mutant
virüslerin siklofilin A proteinini içermediği gösterilmiştir.
|
Isentress (Raltegravir)

L-chicoric acid

Dicaffeoylquinic acid |
İntegraz
aktivitesini engelleyen ilaçlar
Yeni viral partiküllerin yapımı için viral DNA’nın
konak hücre kromozumuna entegre olması gerekir. Spesifik bir antiviral ajan için
bu aşama ideal bir hedeftir. Çünkü insanlarda homolog bir enzimi yoktur. Bu
integrasyonu sağlayan integraz enzimi bloke eden yeni sınıf antiretroviral
ilaçlar geliştirilmiştir.
Raltegravir (İsentress, MK-0518)
İsentress 2007 yılı Ekim ayında erişkinlerin
tedavisi için FDA tarafından onaylanmıştır. Çocuklar için onayı
bulunmamaktadır. HAART rejiminin bir parçası olarak, diğer ajanlara direnç
olması durumunda kullanılır. Sustiva ile karşılaştırıldığında benzer
etkinlikte bulunmuştur. Bu ilacı kullanan hastaların % 80’inde virüs tespit
edilemeyecek seviyelere düşmektedir.
Zintevir (AR177)
Zintevir, iki tane deoksiguanozin
dörtlüsü içeren 17 bazlık bir oligonükleotiddir. Faz 1 ve faz 2 çalışmaları
tamamlanmıştır.
L-chicoric asit, HİV 1 integrazı
inhibe ederek HİV 1 replikasyonunu inhibe eder. Baccharis genistelloides’ten
izole edilen 3,5-DCQA, HİV 1 integraz enziminin aktif bölgesine bağlanarak
enzimi inhibe eder.
|
|
Posttranslasyonel
değişiklikleri bloke eden ilaçlar
Matriks proteinleri açilasyona,
yüzey glikoproteinleri glikozilasyona uğrar. Bu aşamalar da ilaç tedavisi
için potansiyel hedeflerdir.
Açilasyonu bloke eden ajanlar
Miristik asit analogları
Miristoil KoA:miristoil transferaz enzimini inhibe eder. Örneğin;
4-oksatetradekanoik asit, hücre kültürlerinde etkindir ve toksik
değildir. Klinik etkinliği bilinmemektedir.
Glikozilasyonu bloke eden ajanlar
Kastanospermin, glukozidaz 1
enzimini bloke eden bir doğal alkaloiddir. İn vitro olarak HİV’e karşı
kısmen etkinliği vardır. N-butil deoksinojirimisin ve 6-butil
kastanospermin gibi daha etkin olan analogları geliştirilmiştir.
|
|
Nükleik asit bazlı
rejimler
-
Antisense RNA : HİV
mRNA’larına bağlanarak translasyona engel olurlar.
-
Katalitik RNA (ribozim)
-
Oligonükleotidler : HİV’in
tat, rev gibi nükleik asit bağlayıcı kontrol proteinlerini hedef
alırlar.
Bu alandaki araştırmaların
hepsinde sorunlarla karşılaşılmıştır.
|
|
Tiyol bazlı rejimler
N-asetil sistein ve prosistein hücre içinde GSH’ın
yükseltgenmesine neden olurlar ve latent enfekte hücrelerde HİV’i inaktive
ederler. 1,2-dithiole-3-thione, aynı şekilde GSH yükseltgenmesine yol açar
ve revers transkriptaz enzimini geri dönüşümsüz olarak inhibe eder.
|
|
HIV’IN DİĞER KISIMLARI
KISIM I İNSAN IMMUNYETMEZLİK VIRUS VE AIDS
KISIM II HIV VE AIDS HASTALIĞI
KISIM III HASTALIĞIN GİDİŞATI
KISIM IV İLERLEME VE KOFAKTORLER
KISIM V İSTATISTIK
KISIM VI SUBTİPLER VE KO-RESEPTORLER
KISIM VII HIV’IN HAYAT SİKLUSU VE KOMPONENTLERİ
KISIM VIII HIV’IN LATENLİĞİ
KISIM IX HIV GENOMU
KISIM X CD4 HÜCRE KAYBI
KISIM XI POPULASYON POLİMORFIZMİ
EK I ANTI-HIV AŞILARI
EK II HIV AIDS’E Mİ NEDEN OLUR?
EK III ANTI-HIV KEMOTERAPİSİ
|
|
HIV Ders Notlarına Dönünüz
Mikrobiyoloji ve İmmünoloji On-line, Viroloji Bölümüne Dönünüz
This page last changed on
Wednesday, November 23, 2016
Page maintained by Richard Hunt
|
|
|